Zam eyleminde faturalar yakıldı
İleri Haber
Sakarya’da Emek ve Demokrasi Bileşenleri tarafından yapılan zam eyleminde zamların geri alınması ve özelleştirmelerin iptal edilmesi talep edilirken, faturalar da yakıldı.
Türkiye’nin yeni yıla büyük bir zam dalgasıyla girmesinin ardından yurt genelinde enerji fiyatlarına yönelik tepkilerin dile getirildiği eylemler yapılama devam ediyor. Sakarya Emek ve Demokrasi Bileşenleri de bugün bir araya gelerek zamlara karşı basın açıklaması yaptı ve fatura yakma eylemi gerçekleştirildi.
Adapazarı Kültür Merkezi (AKM) önünde yapılan basın açıklaması Kamu Emekçilesi Sendikası (KESK) Şubeler Platformu Dönem Sözücü Yücek Kaçar tarafından okundu. Türkiye’deki ekonomik ve siyasal sorunların sorunların yıllardır içe içe geçerek çoklu bir kriz haline geldiği belirtilen açıklamada, faturanın emekçi halka kesildiği belirtildi.
Rusya’nın Ukrayna’ya düzenlediği askeri operasyondan en çok etkilenecek ülkelerden birinin Türkiye olacağı hatırlatılan açıklamada, “Türkiye’de enerji alanı, bağımlılığın ve özelleştirme soygunun en derin yaşandığı alan olarak öne çıkmaktadır” denildi.
“Kamunun 1 liraya ürettiği elektriğe biz 7 lira ödüyoruz” hatırlatması yapılan açıklamada, “İşin özü 21 dağıtım şirketi ve bir avuç enerji şirketinin hem yüksek karı devam etsin hem de devasa borçları ödensin diye fahiş oranlı zamlar halkın üzerine yıkılmaktadır” ifadeleri kullanılırken, “Zamlar geri alınsın, özelleştirmeler iptal edilsin” talebi bir kez daha dile getirildi ve yurttaşlara çağrı yapılarak “Başta kamu emekçileri olmak üzere tüm emekçileri, işçileri, dar gelirlileri göz göre göre yaşanan bu soyguna dur demek için omuz omuza vermeye, iş yerlerinde, alanlarda buluşmaya çağırıyoruz” ifadeleri kullanıldı.
Basın açıklaması, yurttaşların faturaları yakması ile sona erdi.
Sakarya Emek ve Demokrasi Bileşenleri tarafından yapılan açıklamanın tamamı şöyle:
“Ülke olarak tarihimizin en zor süreçlerinden birisini yaşıyoruz.
Yıllardır iç içe geçerek gittikçe daha büyüyen ekonomik, sosyal, siyasal sorunlar yaşamın her alanını tıkayan çoklu bir krize dönüşmüş bulunuyor. Bu çoklu krizin faturası ise baskı ve şiddetten beslenen tam bir anayasasızlık hali ve yoksullaştırma ile halka, emekçilere kesiliyor.
Gittikçe ağırlaşan yoksulluk, işsizlik tablosu ile birlikte mevcut iktidarın yönetememe krizi de derinleşmektedir.
Cilalanarak piyasaya sürülen “kur korumalı mevduat sistemi” de, “tarihi artış” olarak pazarlanmak istenen asgari ücret artışı da yaşanan krizi çözememektedir. Çünkü asıl ve gerçek tarihi artış hayat pahalılığında yaşanmaktadır.
Resmi verilere göre 2022 Ocak ayı itibari ile tüketici enflasyonu yıllık yüzde 48,69 görünen artış çalışanların belini bükmektedir. Enerji alanında yaşanan artışlar suya atılan bir taşın oluşturduğu halkalar gibi ulaşımdan gıda ürünlerine, meyve ve sebzeden temel tüketim maddelerine kadar her alana yansımaktadır.
Dolayısıyla bugün toplum olarak maruz bırakıldığımız yüksek enflasyonda, artan hayat pahalılığında en büyük pay enerji alanında yaşanan fiyat artışlarıdır. Üstelik kırılgan ekonomi ve dışa bağımlılık nedeniyle Rusya ve Ukrayna arasında çıkan savaştan en fazla etkilenmesi beklenen ülkeyiz.
Yılbaşı akşamından yapılan fahiş zamlar yoksullaştırılan halkın, emekçilerin gelirini eritmeye, yaşamını alt üst etmeye yetmektedir.
Bu tabloya rağmen bugün 84 milyon; fahiş zam yapılan elektrikte kısmi indirim, gıda ürünlerinde fiyatlarına yansıyıp yansımayacağı dahi belirsiz olan KDV indirimi, gibi bataklığı kurutmak yerine tek tek sivrisinek avlamaya dayalı düzenlemelerle oyalanmak istenmektedir.
Oysa bu yöntemlerin, düzenlemelerin bugün tek başına çözüm üretmesi mümkün değildir. Çünkü ülkemiz uzun yıllar önce “serbest piyasa ekonomisine geçiş” adı altında uluslararası sermayeye göbekten bağlı bir ülke haline getirilmiştir.
Türkiye’de enerji alanı, bağımlılığın ve özelleştirme soygunun en derin yaşandığı alan olarak öne çıkmaktadır.
Yıllardır “enerjide dışa bağımlılığı azaltacağız” denilmesine rağmen atılan her adım ters yönde olmuştur.
İhtiyaç olup olmadığına bakılmaksızın plansız bir şekilde yapılan köprüler, havalimanları, duble yollar ise petrol ihtiyacını artırdıkça artırmıştır. Tüm bunların sonunda enerjide dışa bağımlılık yüzde 75’lere ulaşmıştır.
Türkiye’deki elektrik enerjisi fiyatlarının artışında elbette ki küresel çaptaki artışların etkisi vardır. Ancak iktidarın 1 Euro’nun 16 TL’ye dayandığı koşullarda alım gücünü yok sayarak “Avrupa’da en ucuz elektriği biz veriyoruz” açıklamasının gerçeği yansıtmadığı açıktır.
Her şeyden önce son zamlarla birlikte elektrik maliyetinin 6 katını dağıtım ve üretim şirketlerine verip, kendi payını alan bir devlet tablosu ile karşı karşıyayız. Yani Türkiye’de kamunun 1 liraya ürettiği elektriğe biz 7 lira ödüyoruz.
İşin özü 21 dağıtım şirketi ve bir avuç enerji şirketinin hem yüksek karı devam etsin hem de devasa borçları ödensin diye fahiş oranlı zamlar halkın üzerine yıkılmaktadır.
Üstelik bu şirketler son olarak Isparta halkının günlerce karanlığa, soğuğa teslim edilmesi örneğinde bir kez daha açığa çıktığı üzere denetim boşluğunda da yaralanarak kârlı görmedikleri işleri, görevleri de olsa maliyet olarak gördükleri işleri yapmamaktadır.
Üye sendikamız ESM tarafından yapılan çalışmalar; enerji üretim ve dağıtımını kamulaştırıp vergi adaletsizliği yaratan KDV de devre dışı bırakıldığında hem halkın hem de ticaret ve sanayi kuruluşlarının faturalarını yarı yarıya düşürmenin mümkün olduğunu ispatlamaktadır.
Bugün, bir avuç mutlu azınlık dışında kalan başta dar gelirliler ve ücretli kesimler olmak üzere milyonlarca insan enerji fiyatlarındaki bu devasa artış sonucunda ısınma ile beslenme arasında seçim yapmaya zorlanmaktadır. Milyonlar artan gıda fiyatları yüzünden yeterince beslenemediği gibi sert geçen kış koşullarında yeterince ısınamadığı halde nerdeyse kira giderlerine ulaşan elektrik ve doğal gaz faturaları ile baş etmeye çalışmaktadır.
Tüm bunlar 21 dağıtım şirketi ve sayısı iki elin parmaklarını geçmeyen enerji şirketinin çıkarının 84 milyonun çıkarının üzerinde tutulmasının, yıllardır süren özelleştirme talanının sonucudur.
Emekçiler olarak, tüm yurtta daha çok zamlarını merkez alan bir noktadan , “Zamlar Geri Alınsın, Özelleştirmeler İptal Edilsin” diyor ve başta kamu emekçileri olmak üzere tüm emekçileri, işçileri, dar gelirlileri göz göre göre yaşanan bu soyguna dur demek için omuz omuza vermeye, iş yerlerinde, alanlarda buluşmaya çağırıyoruz.”