Erdoğan açıkladı… İktidarın ‘Ekonomik Reform Paketi’nde yine emekçinin adı yok!
‘Ekonomi Reform Paketi’ni açıklayan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, güçlü ve kaliteli büyümenin mutlaka yakalanacağını iddia etti. Erdoğan, basit usulde vergilendirilen yaklaşık 850 bin esnafın gelir vergisinden muaf tutulacağını ve beyan yükümlülüklerinin kaldırılacağını söyledi.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde Ekonomi Reformları Tanıtım Toplantısı’na konuştu, Erdoğan aylar önce duyurulan Ekonomik Reform Paketi’ni açıkladı.
Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Bugün anlamlı bir gün. Zira İstiklal Marşımızın kabulünün 100. yıl dönümünde aynı zamanda ekonomi reformları tanıtım toplantısını yapıyoruz. Bu da bizim ekonomik bağımsızlığımızın inşallah değişik bir yapısının açıklanmasına vesile olacak.
Ekonomiyi yatırım, üretim, istihdam ve ihracat temelinde büyütme amacı bulunuyor. İhracatta yeni rekorlar kıran yerli ve milli ekonomi hedefliyoruz.
Programın hazırlıkları sürecinde arkadaşlarımız taraflarla bir araya gelerek talep ve teklifleri dinledik. Sık sık ekibimle bir araya geldim. Değerlendirmeleri bu şekilde yaparak son şeklini verdik.
Bu süreci en başından bu yana takip ettik, nihai sonucunu vardık.
Türkiye’nin bu üç kelimenin altını özellikle çiziyorum. Türkiye’nin istihsal mücadelesini istiklal ve istikbal mücadelesi kadar önemli görüyoruz. Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirmek için gece gündüz çalışarak hedeflerimize ulaşacağız.
Yakın tarihe baktığımızda ülkelerin ekonomilerinin siyasi istikrarsızlık ve güven ikliminin bozulmasından etkilendiğini görüyoruz. Biz de 2002 yılında ülkenin yönetimini devraldığımızdan beri Türkiye’yi istikrar ve güven esasında güçlendirmeyi hedefliyoruz.
Tek başımıza iktidarında bulunduğumuz hükümetlerimizde sıkıntıyı gördüğümüz için tetikte olduk. Ülkemizi 2023 hedeflerinin rotasında tutmayı başardık. Ülkemizin yönetim sistemini değiştirme talebimizin sebebi eski yönetim sisteminin kırılganlıklarını yakından görmüş olmamızdır.
Cumhur İttifakı’yla Türkiye’yi bu kırılgan siyasi iklimden kurtardık. Bundan sonra hiçbir odak millete rağmen devleti ve toplumu yönetme hevesine kapılamayacaktır.
Türkiye bölgesel nice krizlere rağmen gücünü koruyor. Yeni yönetim sistemimizin gerektiğinde geliştirilmek suretiyle asırlar boyunca güven ikliminin teminatı olacağına inanıyoruz.
Yeni ve sivil anayasa ile birlikte bu yönde ihtiyaç duyulan bazı adımları atacağız. Koronavirüs salgını 18 yılda ülkemizde kurduğumuz güçlü altyapının hem de yönetim sistemimizin adeta sınamasına dönüşmüştür. Her alanda bu sınamayı başarıyla verdik. Elbette sıkıntılar yaşadık, yaşıyoruz. Ama üstesinden gelinmeyecek sıkıntılar değildir.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere baktığımızda Türkiye’nin bu kriz sürecinde olumlu yönde nasıl ayrıştığını görebiliyoruz.
2020 yılında dünya ekonomisi yüzde 3.5 küçüldü. Küresel ticaret yüzde 10’a yakın daraldı. Uluslararası yatırımlar yüzde 42 azaldı. Küresel borç toplamı 282 trilyon dolara ulaşarak tarihin en yüksek seviyesini gördü. Gıda fiyatları son 6.5 yılın, metal fiyatları da 9.5 yılın rekorunu kırdı.
Üstelik yapılan analizler 2023 yılına kadar dahi 85 yoksul ülkenin aşıya ulaşamayacağını gösteriyor.
‘HİÇBİR İNSANIMIZI ÇARESİZ BIRAKMADIK’
Dünyada bunlar yaşanırken Türkiye ne yaptı? Cevabımız gayet basitti. Öncelikle hiçbir vatandaşımızın mağdur olmaması için devletimizin tüm imkanlarını seferber ettik.
Elimizdeki imkanlar kendi vatandaşlarımızla birlikte tüm dost ve kardeşlerimizle paylaştık.
Hiçbir insanımızı salgın karşısında çaresiz ve tek başına bırakmadık. Sosyal destek programlarının şartlarını genişleterek ihtiyaç sahibi herkesin yanında olduk. Salgının ortaya çıkardığı etkilere karşı güçlü bir direnç sergiledik.
Proaktif, esnek ve etkili politikaları hayata geçirerek Türkiye’yi pek çok ülkeden olumlu yönde ayrıştırmayı başardık.
2020 yılında yüzde 1.8 oranında büyüdük. G20 ülkeleri arasında ekonomisini büyüten iki ülkeden biri olduk, Çin’in ardından ikinci sırada yer aldık.
Aldığımız önlemlerle birlikte ekonomisini büyüten nadir ülkelerden biri olmayı başardık. Yetkin insan kaynağımız en büyük avantajlarımızdır. Üzerine daha güçlü biçimde odaklanmamız gereken hususlar olduğunu biliyoruz.
Geçtiğimiz haftalarda insan hakları eylem planını açıklamıştık. Özel sektörü ve kamu tarafını disipline edici reformlarımızı kamuoyunun takdirine sunuyoruz.
Ülkemizi güçlendirecek reformları hayata geçirecek adımları hiç tereddüt etmeden atıyoruz. Reform programımızla güçlü yönlerimizi perçinlerden, sorun gördüğümüz yerlere gerçekçi ve ayakları yere basan çözümler getiriyoruz. Bugüne kadar hiçbir problemi halının altına süpürmedik, görmezden gelmedik.
Türkiye salgın sonrası özellikle bu dönemin ekonomik yapılanmasına uygun şekilde sürdürülebilir ve güçlü kaliteli bir büyümeyi mutlaka ama mutlaka yakalayacaktır.
Büyümenin toplumun her kesiminin refahını artıracak şekilde gerçekleşmesi olmazsa olmazımızdır.
Güçlü, sağlam ve her türlü şoklara karşı dirençli bir ekonomiye giden yol makroekonomik istikrarın tesisinden ve devamlılığından geçiyor. Açıklayacağımız reformların omurgasını makroekonomik ve yapısal reformlar oluşturuyor.
‘YENİ DÖNEM İÇİN DÖRT TEMEL’
İlk reform alanımız risklere karşı daha güçlü bir kamu maliyesi yapısını oluşturmak olacaktır. Mali disiplin en temel önceliğimizdir. İkide bir fiyat istikrarı diyorlar ya, bir onu artık bir kenara koyduk. Yeni dönem dört temel üzerine oturtulacak, yatırım, istihdam, üretim ve ihracat.
Döner sermayeleri gözden geçiriyor, verimli olmayanları kapatıyor, diğerlerini kademeli şekilde merkezi yönetim bütçesine Meclis kapsamına alıyoruz.
Böylece bütçede birlik ilkesini güçlendirmiş oluyoruz. Kamu idarelerinde tasarrufu yansıtacak önemli düzenlemeleri hayata geçiriyoruz. Kamuda araç kiralanması, temsil ve karşılama gibi konulara sınırlama getiriyoruz. Kamu kurumlarının teşkilatlanmasını, yönetim verimliliği ve etkinliği çerçevesinde güçlendiriyoruz. Mahalli idarelerde mali disiplini güçlendirecek ve borç stoğunun artmasını engelleyecek düzenlemeler yapıyoruz.
Şeffaflığı artırmak gayesiyle bütçe sonuçlarını 3 ayda bir kamu maliyesi raporu ile milletimizle paylaşıyoruz. Her bir kuruş verginin nereye harcandığını görmesi için bunu temin ediyoruz.
Bugünlerde birçok ülke milli gelirinin kat be kat üzerine çıkan borçlarının sıkıntısını yaşıyor. Türkiye’de bu durum yüzde 41 seviyesidir. AB ülkelerinin borçluluk ortalaması yüzde 90’a yakın. Yıllardır uyguladığımız mali disiplin geleneği sayesinde güçlü borç yönetimi sistemine sahibiz.
Döviz cinsi borçların toplam borç stoğu içerisindeki payını düşürüyoruz. Ağırlıklı olarak kendi paramızla borçlanacak TL cinsi senetleri kullanacağız. Borçlanmanın ortalama vadesini piyasa şartlarına uygun şekilde artırıyoruz. Hazine nakit yönetimini daha güçlü hale getiriyoruz. Hazine dışında kalan kurumların hesabını tek hesapta toplayarak nakit verimliliğini sağlıyoruz.
Küçük esnafa yönelik vergi muafiyeti de yer alıyor. Kuaför, tesisatçı, tamirci, gibi yaklaşık 850 bin esnafımızı gelir vergisinden muaf tutuyor, beyan yükümlülüklerini de kaldırıyoruz.
Mükelleflerin noter tasdiki ve muhafaza yükümlülükleri hafifletilmiş olacak. Vergi cezalarında uzlaşıları genişletiyoruz. Üretimde verimlilik artışı sağlayarak potansiyel büyümemizi artıracağız.
Türkiye dijital vergi dairesi uygulamasını başlatıyoruz. Dijital vergi asistanı sistemini devreye alıyoruz. Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarını revize ediyoruz.
Kamuya süresinde ödenmeyen borçların tek bir idare tarafından tahsil edilmesini sağlayarak sorunlara çözüm getiriyoruz.
Mükelleflerimizin uzun süreye yayılan denetimlerden kaynaklanan sıkıntılarını da çözüyoruz.
Sektörel kamu alımları kanununu çıkarmak için hazırlıklara başlıyoruz. Kamu ihalelerine katılacak firmaların liyakat ve yetkinliklerini inceleyip kamuoyuyla paylaşıyoruz.
Kamunun ekonomide ölçek oluşturma gücünden azami seviyede faydalanmak istiyoruz. Kamu alımlarını yerli ürünlere yönlendirerek, yurt içi sanayinin büyümesine ve çeşitlenmesine katkı sağlıyoruz. Kamunun ithal ürün kullanımını azaltmak için sanayileşme icra komitemizin çatısı altında merkezi izleme sistemi kuruyoruz.
Şehir hastaneler tüm dünyada takdir görmüştür. Böylece yatırımcıların tek bir kanun ile muhatap olmasını öncelikli hale getirilmesini hedefliyoruz.
KİT’lerimizi reforma tabi tutmak üzere bir çalışma başlatıyoruz. Amacımız mevcut KİT’lerden güçlü ve rekabetçi küresel şirketler çıkarmaktır.
Pek çok ülkeden pozitif ayrışarak yeni bir başarı hikâyesi yazacağız. Bu sene için yüzde 4,3’ten yüzde 3,5’a revize ettiğimiz bütçe açığı hedefine mali disiplinden taviz vermeden ulaşacağız. Salgının devam etme riskini göz ardı etmiyoruz, bütçede bu anlamda mali alanı yeteri kadar genişleterek, salgın ihtiyaçları için kullanacağız.
Öncelikli önlemlerimizden biri enflasyonla mücadele, hedefimiz tek haneli düşük enflasyona ulaşmak. Enflasyondaki yükselişin hem yapısal hem de dönemsel sebepleri vardır. Ülkeler kuraklık ve salgının sürüyor olması sebebiyle gıda stoklarını artırma eğilimindeler. Erken uyarı sistemi kuruyoruz. Erken uyarı sistemi üzerinden özellikle üretim, toptan ve perakende aşamasında gıda zincirinin tamamı anlık olarak takip edilerek raporlanacaktır.
GIDADA KAYIP VE İSRAF
Gıda tarafında kayıp ve israfın azaltılması için harekete geçiyoruz. Ülkemizde 19 milyon ton gıda israf ediliyor. İşletme başına israf yılda 4 tonun üzerindedir. Bu gidişata dur demek için harekete geçiyoruz. Tarlada ve hallerde kalan sebzeleri piyasa kazandıracak sistem getiriyoruz. Dijital tarım ile her ölçekteki çiftçi ürünü için pazar bulabilecek, satıcı da ürün tedarik edebilecektir.
Tarımda fiyat dalgalanmalarının önüne geçebilmek için sözleşmeli tarım mekanizmaları geliştiriyoruz. Hal yasası ile ilgili çalışmaları da hızla tamamlıyoruz.
Gıda sektöründe yaşanan israfı yüzde 2 azaltsak 10 milyar TL tasarruf elde etmiş olacağız.
Enflasyonda risk oluşturan yapısal şokları değerlendirmek, gerekli politikaları belirlemek ve yönetmek için fiyat istikrarı komitesini tesis ediyoruz.
BANKACILIK SEKTÖRÜ
Finansal istikrarın sağlanması ve finans sektörünün geliştirilmesi de öncelikli konularımız arasındadır. Türk bankacılık sektörü finansal sağlamlık göstergelerinde pek çok ülkeye kıyasla güçlüdür. Sektörün bağışıklığını daha çok güçlendirmek istiyoruz. Salgının olumsuzluklarını bertaraf etmek için bazı tedbirler alıyoruz. Sorunlu kredisi bulunsa da yaşama şansı bulunan şirketlerin doğru yönlendirilmesi geliyor. Sıkıntı yaşayan şirketlerin ayakta kalması için bankacılık sektöründe operasyonel yeniden yapılandırma oluşumlarını teşvik ediyoruz.
Sorunlu kredilerine yönelik girişim sermayesi fonları için mevzuat altyapısı oluşturuyoruz.
Katılım finans sektörü tek çatı altında toplanırken, sektöre yönelik bir merkezi danışma kurulu da hayata geçiriliyor. Ülkemizin tüm kredi ve risk verilerinin toplandığı risk merkezini yeniden yapılandırıyoruz. Troy’u ayrı bir şirket çatısı altına alıyoruz.
‘ŞİRKETLERİN HALKA ARZI KOLAYLAŞACAK’
Finans sisteminin bir diğer sacayağı olan sermaye piyasaları tarafında düzenlemelerimiz olacaktır. Şirketlerin halka arz süreçlerini kolaylaştırıyoruz. Sermaye piyasalarında ürün çeşitliliğini artırmak için projelere ilişkin düzenlemeleri tamamlıyoruz. Bu yatırımlara vatandaşlarımızın da iştirak edebilmesini mümkün hale getiriyoruz. Uluslararası finans piyasalarında yoğun talep gören yeşil tahvil piyasasına dönük altyapı oluşturarak teşvik ediyoruz. Dijital paranın ekonomik ve hukuki altyapısını oluşturacak adımları atıyoruz.
Tahvil garanti fonu kuruyoruz. Bu fon temerrüt durumunda yatırımcıların paralarının bir kısmını almasını garanti edecek.
‘BES’İN GELİŞMESİ VE DERİNLEŞMESİNE KATKI SAĞLIYORUZ’
BES’in gelişmesi ve derinleşmesine katkı sağlıyoruz. BES’i çok daha genişletilmiş kesimlere yaygınlaştırıyoruz, 18 yaş altındaki çocuklarımızın sisteme girmesinin önündeki engelleri kaldırıyoruz. Bu süreci yüzde 25 devlet katkısıyla kamunun üzerine düşen sorumluluğu da yerine getiriyoruz. Böylece tasarruf alışkanlığı ve finansal okuryazarlık bilincinin gelişmesini teşvik ediyoruz. Sandık ve vakıf gibi kurumların emeklilik birikimlerinin 2023 yılı sonuna kadar BES’e aktarımına imkan veriyoruz.
Türkiye birçok alanda gelecek vadeden işler geliştiriyor. Gururumuzu kabartan bu gibi projeler aksamasın diye kitle fonlaması platformlarını hayata geçiriyoruz.
CARİ AÇIKLA MÜCADELE
Cari açıkla mücadelede 3 temel politikayı takip edeceğiz, ilki yapısal cari açığa odaklanıyoruz, ikinci ihracatın tabana yayılmasını sağlıyoruz, üçüncü sanayi yeşil dönüşümü destekliyoruz. Potansiyeli olup hiç ihracat yapmamış KOBİ’leri ihracata teşvik edeceğiz.
Siyasi istikrarsızlığın hakim olduğu 1990’larda ihracatımız da aynı kaderi paylaşıyordu. Bizim iktidarımızla birlikte ihracatta görülmemiş bir hareket başlıyor. Makine, ekipman ihracatı hızla artıyor. 60 küsür sene sonra nihayet bu dönemde sanayide büyük bir gelişime şahitlik ediyoruz. Bu başarıyı takdir etmekle birlikte yeterli görmüyoruz. İhracatımızın kilogram başına değeri düşüktür. Yapısal cari açıkla mücadele bu yüzden önemli ve gereklidir.
Kredi garanti fonu teminatıyla 5-6. bölgelerde yapılacak imalata dayalı ithal ikamesi sağlayan sektörlere uzun vadeli krediler veriyoruz.
İlaçtan aşıya, medikal cihazlardan biyoteknolojik ürünlerin yurt içi imkânlarla geliştirilmesi ve üretilmesi çalışmaları bu başkanlığın sorumluluğunda geliştirilecektir.
Küresel rekabet kazanmak için Cumhurbaşkanlığı himayesinde Yazılım ve Donanım Endüstrileri Başkanlığı kuruyoruz.
ENERJİDE DIŞA BAĞIMLILIK
Enerji alanında hammadde zengini bir ülke olmadığımız ortadadır. Enerjide dışa bağımlılığı azaltan uygulamaları sürdüreceğiz. Doğal gaz piyasalarını yeniden yapılandırıyoruz. Madencilik, petrol ve doğal gaz arama ve üretiminde yatırım ortamını iyileştiriyor, yatırım güvencesini artırıyoruz. Sanayimizde kapasite artışı sağlayacak ve rekabet gücümüzü bir üst basamağa taşıyacak adımlar atıyoruz. Yurt dışında lojistik merkezleri kuruyoruz. Yüksek teknolojili mal ve hizmet üretiminde kümelenmeyi teşvik ediyoruz. Türk Eximbank’ı yeniden yapılandırıyoruz. İŞKUR desteklerinde revizyona gidiyoruz. İlave istihdam finansman desteği adıyla yeni bir destek modeli getiriyoruz. İlave istihdam finansman desteğinden mikro ve küçük ölçekli firmalarımız faydalanabilecek.
İlave istihdam sağlayan için firmalar ilk 6 ayı ödemesiz 100 bin lira kredi kullanabilecek. İstihdam oluşturan bankalar kredi kullanmak imkanına kavuşacaktır.
Yapısal reformlarımızın ilkini kamuda yapıyoruz. Cumhurbaşkanı yardımcımızın başkanlığında çalışacak Ekonomi Koordinasyon Kurulu. İkincisi Finansal İstikrar Komitesi’dir. En üst düzey kamu görevlerine atanmada aranan mesleki şartları güçlendiriyoruz. TÜİK’i ilişkili kuruluş haline dönüştürüyoruz. Yatırımcıların kamu uygulamalarından kaynaklanabilecek risklerini en aza indirerek, asli işlerine, yani yatırım, üretim ve istihdama odaklanmalarını sağlıyoruz. Yatırım uyuşmazlığı kurumunu faaliyete geçiriyoruz. Bu sayede yatırımcının idareyle karşılaştığı sorunlar hızlı bir şekilde çözüme kavuşacak.
Yatırım teşviklerinde uygulanan SGK prim sürelerini artırıyoruz.
Girişimcilere özellikle yatırım döneminde daha yoğun destek sağlayarak projelerin hayata geçmesini sağlıyoruz. Yatırıma katkı tutarına yeniden değerleme yapma imkanı veriyoruz. Yatırımların devletçe finanse edilen kısmını daha da hızlandırıyoruz. Devlet desteklerinde kamu kaynakların etkinliğini artırmak için tüm destek uygulamalarının etki değerlendirmesinin yapılmasını mümkün kılan çatı mevzuat kuruyoruz.
İÇ TİCARET
İç ticarette rekabetçiliği artıracak uygulamaları hızla hayata geçiriyoruz. Perakende ticarette haksız ticaret uygulamalarının ortadan kaldırılması amacıyla AB mevzuatına uygun düzenlemeler yapıyoruz. Kooperatifçilik kanununda düzenlemeler yapıyoruz.
Dijital pazar yerlerinde ürün satan firmaların haklarını koruyacak düzenlemelere gidiyoruz. Yurtdışına veri aktarılmasına yönelik Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda değişiklik yapıyoruz. Gözetim ve denetim sorumluluğunun farklı idarelere dağılmış olması mükerrer işlemlere neden oluyor. Bağımsız bir piyasa gözetim ve denetim kurumu kuruyoruz. Bağımsız düzenleme ve denetim yapma yetkisine sahip olacaktır.
Ekonomik reform paketimiz Türkiye’yi geleceğe güvenle taşıyacak politikalar içeriyor. Takvimlendirdiğimiz tüm reformları belirlediğimiz sürelerde tamamlayacağız. Türkiye salgın sonrası döneme inşallah çok daha güçlü bir küresel aktör olarak girecektir.
Bugün sizlerle paylaştığımız ekonomi reformları ve geçen hafta açıkladığımız insan hakları gibi belgeler hedeflerimize ulaşmamızı kolaylaştıracaktır. Bunlar ne ilktir ne de son olacaktır. Dünyanın ve ülkemizin gelişen şartlarına dair adımlar atmayı sürdüreceğiz. Elbette tenkitler olacaktır. Yapıcı tüm gelişmeleri dikkate aldık, alırız. İstişare ile hazırladığımız bu programın Türkiye’nin programı olduğuna samimiyetle inanıyoruz.