Tutuklu TİP Milletvekili Can Atalay ilk soru önergelerini verdi
İleri Haber
Silivri’de tutuklu bulunan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay, 6 Şubat’ta Maraş’ta meydana gelen ve 11 ilde büyük yıkıma ve can kaybına neden olan depremlerde, bölgeye gerekli yardımların ulaştırılmasında yaşanan aksaklıkları ve deprem sonrasında yurttaşların yaşadıkları mağduriyetleri Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine taşıdı.
14 Mayıs’taki seçimde milletvekili seçilmesine rağmen hukuksuz bir biçimde tutuklu bulunduğu cezaevinden İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki tarafından yanıtlandırılması talebiyle iki ayrı soru önergesi hazırlayan Atalay, arama-kurtarma ekiplerinin havaalanlarında bekletildiğini, gönüllü yardım ekiplerinin, TIR’ların ve iş makinelerinin depremin yıkıma neden olduğu bölgelere alınmadığını hatırlattı.
Atalay öte yandan deprem bölgesindeki moloz atıklarının çevresel tahribata yol açtığını ifade ederken, bu atıklarının yarattığı tahribatın boyutunun araştırılıp araştırılmadığını sordu.
‘ON BİNLERCE İNSAN, AFAD’IN KOORDİNASYONSUZ FALİYETLERİ NEDENİYLE HAYATINI KAYBETTİ’
TİP Milletvekili Can Atalay’ın, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya tarafından yanıtlandırılması istemiyle hazırladığı soru önergesi şöyle:
“6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremler sonucunda 11 ilimiz büyük oranda zarar görmüş, resmi rakamlara göre 50 bini aşkın yurttaşımız hayatını kaybetmiştir.
Yüz binlerce insan enkaz altında kalırken yeterli donanıma sahip uluslararası arama-kurtarma ekipleri derhal sahaya sevk edilmek yerine havalimanlarında bekletilmiş; diğer şehirlerden gelen gönüllüler, yardım TIR’ları ve iş makineleri kent merkezlerine alınmamıştır. Kurtarılabilecekken kurtarılmayan on binlerce insan, AFAD’ın ilk kırk sekiz saatteki koordinasyonsuz faaliyetleri nedeniyle hayatını kaybetmiştir.
Depremin ardından yaklaşık 5 ay geçmesine rağmen deprem nedeniyle mağduriyet yaşayan vatandaşlarımıza gerekli hizmet hala sunulamamış ve hatta enkaz kaldırma çalışmaları dahi tamamlanamamıştır. Öyle ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ramazan Bayramı’na kadar enkaz kaldırma çalışmalarının biteceğini” ifade etmiş, İçişleri Eski Bakanı Süleyman Soylu’nun Hatay’daki enkaz kaldırma çalışmalarının 3 Mayıs’ta tamamlanacağını duyurmuş olmasına karşın Hatay Antakya’da depremden sonraki 135’inci günde enkaz altından bir kadın cesedi çıkarıldığı iddiası kamuoyuna yansımıştır. Söz konusu iddiadan iki hafta önce Adıyaman’da da bir enkazdan 20’li yaşlarda bir kadın cesedi bulunmuştur.
Öte yandan, Hatay’ın demografik yapısını değiştiren, halkın istek ve ihtiyaçlarını tespit etmeden uygulanan politikalar ile bilgi akışının sağlanmaması kamuoyu tarafından tepki toplamaktadır.
Bu kapsamda;
1-Depremden etkilenen iller kapsamında enkaz çalışma faaliyetlerinde kaç kamu personeli görev almıştır? Bu personellerin kaçı çalışmalara devam etmektedir?
2-Enkaz kaldırma çalışmalarında depremin 135’inci gününde Hatay’da bir kadın cesedine ulaşıldığına ilişkin sosyal medyada yer alan iddialar doğru mudur?
3-Enkaz altında olduğu iddia edilen ve bulunamayan kaç kişi vardır?
4-Çalışmaların ivedi ve yeterli bir şekilde yapılmamasından dolayı yaklaşık 5 aydır yakınlarını arayan kaç kişi vardır?
5-Hayatını kaybeden kişilerin sayısı soru önergesinin yanıtlandığı tarih itibarıyla kaç kişidir? Enkaz altından sağ kurtulan ancak tedavi altında hayatını kaybeden kaç kişi vardır?
6-Kimliği tespit edilememiş kaç müteveffa vardır?
7-Kimsesizler mezarlığına defnedilmiş kaç kişi vardır? Kimliklerin tespit edilebilmesi için hangi işlemler yapılmıştır?
8-AFAD’ın depremin ilk 48 saatindeki işlevsizliğine sebep olan yetkililere ilişkin bugüne dek herhangi bir soruşturma başlatılmış mıdır?
9-Depremin ardından depremden etkilenen illerde göç eden kişi sayısı nedir? İller bazında bugün söz konusu yerlerde nüfus, yaş, cinsiyet, uyruk dağılımı ne şekilde değişikliğe uğramıştır?”
‘ÇEVRESEL TAHRİBATIN BOYUTU ARAŞTIRILDI MI?’
Atalay, Bakan Özhaseki’ye ise şu soruları yöneltti:
1-Deprem bölgelerindeki moloz alanlarında uzman çevre bilimcilerinin ve kamuoyunun tepkisine rağmen neden gerekli önlemler alınmamaktadır?
2-Moloz döküm alanlarının yarattığı çevresel tahribatın boyutu Bakanlığınız tarafından araştırılmış mıdır?
3-Alanların tespiti hususunda nerelerden bilgi ve görüş alınmıştır?
4-Bölge halkının katılımı olmaksızın hazırlanan imar planlarının gerekçesi nedir?