AKP’den ‘yeni istismar paketi’
İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, AKP TBMM Grup Başkanlığı tarafından 16 Ekim 2020’de Meclis’e sunuldu. Teklifin bu hafta Meclis komisyonlarında görüşülmesi bekleniyor.
BirGün’den Aziz Çelik bugünkü köşe yazısında konuyu ayrıntılarıyla ele alarak, teklifin işçiler için yeni hak kayıpları, patronlar için ise yeni ayrıcalıklar getireceğini aktardı.
SERMAYEYE TEŞVİK VAR, İŞÇİYE DESTEK YOK
Teklifin amacında yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınının istihdamdaki olumsuz etkilerinin azaltılması salgın nedeniyle işçi ve işverenler üzerinde oluşan yükün sosyal devlet ilkesi gereğince paylaşılması ve giderilmesi, istihdamda devamlılığın sağlanabilmesi için destek tedbirleri düzenlemek olduğu iddia edilirken, özellikle sermaye için yeni teşvikler ön plana çıkıyor. Kurumlar vergisinin 5 puan indirilmesine olanak sağlayan düzenlemenin de pakette yer aldığını belirten Çelik, “Teklifte İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işverenlere sağlanan desteklerin artırılması hedefleniyor. Böylece paketin önemli bir bölümünün sermayeye dönük koruma ve kollama tedbirleri olduğunu söylemek mümkün. Teklifin gerekçesinde salgının yarattığı yükün sosyal devlet ilkesi gereğince paylaşılmasından söz edilirken teklifin içeriğinde işçileri koruyucu bir düzenleme yok. Örneğin işçiler için gelir vergisi indirimi yok. Salgından etkilenenlere dönük nakit transferi yok. Dahası sigortasız işçi çalıştırmış olanlar ödüllendiriliyor. Kısacası yükün paylaşıldığı iddiası gerçek değil. Paket sermeye için teşvik ve destek öngörüyor, çalışanlar için değil” dedi.
TEKLİFİN İKİ SONUCU
Çelik, teklif ile sermaye için getirilen teşvik ve desteklerin iki sonucunu şöyle açıkladı:
Kamunun vergi gelirleri azalacak ve İşsizlik Sigortası Fonu boşalmaya devam edecek. Bunun anlamı ise azalan kamu gelirlerinin vatandaşa yeni vergi, özellikle de tüketim vergisi olarak geri dönmesi ve İşsizlik Sigortası Fonu’nda daha az kaynak kalması, böylece işçilere fondan daha az ödeme yapılmasıdır. Hükümet, kontrolü altında bulunan ve işçilere ait olan İşsizlik Sigortası Fonu kaynaklarını istihdam paketi adı altında bol kepçe bir şekilde sermayeye sunmaktadır.
KIDEM TAZMİNATI HAKKINA DARBE VE YAŞ AYRIMCILIĞI
Çelik, yeni yasa teklifinin çok kritik düzenlemeler içerdiğine dikkat çektiği yazısını şöyle sürdürdü:
Bol kepçe teşvikler dışında yasa teklifinde iki kritik düzenleme var: Birincisi 25 yaş altı ve 50 yaş üstü işçiler için belirli süreli sözleşmelerin koşulsuz olarak yapılabilmesine olanak tanınması. İş Kanunu’nun 11’inci maddesine göre belirli süreli iş sözleşmesi halen “belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak” yapılabilir ve yine kanuna göre “belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir.” Teklif 25 altı ve 50 yaş üstü işçilerle bu koşullar aranmaksızın keyfi olarak belirli süreli iş sözleşmesi yapılmasının önünü açıyor. Bu değişiklik ne anlama geliyor?
Gençlere ve yaşlılara yönelik ayrımcılık: Bu değişiklik her şeyden önce yaşa bağlı ayrımcılıktır. Bu ayrım Anayasa’nın eşitlik ilkesinin ihlali anlamına gelmektedir. Sırf belli yaş gruplarında oldukları için milyonlarca işçi temel haklarından yoksun bırakılmaktadır. Böylece yaşa dayalı olarak ikinci sınıf işçilik yaratılacak. Bu teklif yeni bir taşeron işçilik faciası yaratacak ve güvencesizliği derinleştirecek. Öte yandan iş hukuku ve sosyal politikanın temel ilkesi, çalışma yaşamında öncelikle korunması gereken gruplar olarak kabul edilen ve daha fazla ayrımcılığa uğrayan/uğrayabilecek kesimlerin korunmasıdır. Bu gruplar arasında gençler, kadınlar, yaşlılar ve göçmenler ilk sırada yer alır. Bu gruplar için teklifte yapıldığı gibi ayrımcılık değil, pozitif ayrımcılık gerekir.
Kıdem tazminatı ve iş güvencesi haklarına darbe: Belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışmak işçi açıdan büyük hak kayıpları yaratacaktır. Belirli süreli sözleşme ile çalıştırılan işçiler kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamazlar. Belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışanlar iş güvencesi hükümlerinden yararlanamazlar. Şimdilik kıdem tazminatının fona devredilmesini ertelemiş görünen hükümet kıdem tazminatını parça parça ortadan kaldırmaya başlamış oldu.
Milyonlarca genç ve EYT’li etkilenecek: Bu teklif milyonlarca genç çalışan ve işsiz ile emekliliği yaklaşan milyonlarca işçiyi etkileyecek. Bu teklif en çok emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) kapsamında olan işçileri etkileyecek. Bilindiği gibi EYT’liler çalışma yılı ve prim gün sayısını doldurup yaş koşulu nedeniyle bekleyen işçilerden oluşuyor. Bunlar genellikle 50 yaş üzeri işçilerden oluşuyor. Bu teklif yasalaşırsa EYT’liler belirli süreli sözleşme ile çalışmaya zorlanacak ve daha güvencesiz koşullarda çalışmış olacaklar. Hükümet EYT sorununu çözmek yerine EYT’liler için yeni hak kayıplarına yol açacak bir düzenlemeyi gündeme getirdi.
İSTİHDAM DEĞİL, İSTİSMAR PAKETİ!
Bu teklifi hazırlayanlar tam olarak 19’uncu yüzyılın vahşi kapitalizmine özenmiş durumdalar. Tıpkı onlar gibi işveren maliyetlerini azaltmak için her şeyi mubah görüyorlar. Bu paket istihdam değil, istismar paketidir. İstismar iki anlamı birden içerir: Birincisi bir durumu kötüye kullanma, ondan yararlanma. Bu paket salgını fırsat bilerek, ondan yararlanarak işçi haklarını budamaktadır. İstismarın diğer anlamı sömürüdür. Bu paket sömürüyü artırma paketidir. Bu paket ile işveren maliyetleri düşecek, işçi hakları daralacak ve sömürü artacaktır.
Bu paketin sadece genç ve yaşlı işçileri kapsadığı düşünülerek sendikalar ve orta yaşlı işçiler rehavete kapılmamalı. Bu yasa teklifi (paketi) çalışma yaşamında uğursuz bir kapıyı açıyor: Yaşa dayalı ayrımcılık yasal hale geliyor. Bu yasa paketi Truva atı gibidir. İçinden zamanla başka kötülükler çıkacaktır. Kıdem tazminatı, iş güvencesi darbe alıyor. Bu yasa gençleri, gelecek nesilleri ve bütün çalışanları kapsıyor aslında. Herkes ergeç 50 yaşına gelecek! Sendikalar da nasılsa kıdem tazminatını kurtardık rehavetine kapılmasın. Bu yasa teklifi ile “sarı öküz” gitmek üzere!