Ekonomi

Ekonomist Yeldan’dan Türkiye’nin ekonomisine reçete

Ayşenur Önal

Enflasyondaki yükselişle birlikte dolar/TL’deki artış durdurulamaz noktaya gelirken AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “sermaye yanlısı” para politikalarıyla şubat ayı itibariyle enflasyonu düşüreceğini iddia etti.

Erdoğan’ın enflasyonu düşürme sözüne karşı iktisat bilimci Prof. Dr. Erinç Yeldan, mümkün olmadığını belirtti. Yaşanılanı yapışkan enflasyon olarak tanımlayan Yeldan, şubatta enflasyonun düşmeyeceğini sadece artış hızının yavaşlayacağını vurguladı.

AKP’nin iktidara geldiği günden bugüne yarattığı finansal rantın ancak Merkez Bankası başkanının görevden alınarak ve Para Politikası Kurulu’nun liyakatli bir kadroya evrilmesiyle çözüleceğine dikkat çeken Yeldan, AKP iktidardan giderse Türkiye ekonomisinin iyi yönlü bir ivme kazanacağını belirtti.

TL değer kaybının günde güne rekor kırmasını ve enflasyondaki artışın hızla devam etmesini AKP’nin iktidara geldiği günden itibaren uyguladığı politikalar olduğunu söyleyen Yeldan, “AKP’nin sürekli olarak bir finansal rant yaratma, finansal spekülasyona dayalı bir kaynak aktarımı stratejisinin sürdürülmesine ihtiyacı var. AKP iç ve dış konjonktürdeki bütün gelişmeleri dorudan doğruya öncelikle kendi cemaat, yandaş guruplara, yandaş şirketlere ve sermaye gruplarına bu tercihi bir kaynak aktarım mekanizması olarak kullanım yolunu seçti. Türkiye’nin 2000’li yıllarda sıcak para finansal spekülatif akımları, sıcak para bolluğu, daha sonra özelleştirmelerden elde edilen rantlar hep bu amaçla kullanıldı” sözlerine yer verdi.

‘AKP ENFLASYONLA MÜCADELE VEYA MAKRO EKONOMİK İSTİKRAR PEŞİNDE DEĞİL’

“AKP enflasyonla mücadele veya makro ekonomik istikrar peşinde değil” diyen Yeldan konuşmasını şöyle sürdürdü:

“AKP elindeki fırsatları bir öncelikle finansal sermayesine aktarma gücü güdüyor. Dolayısıyla enflasyonun hem uygulanan rastgele para politikaları, merkez bankasının bağımsızlığını yitirmesi üzerine olan kaygılar, TÜİK başkanının defalarca kere değiştirilmesi üzerine, TÜİK’in yayınladığı verilere ilişkin güvensizlikler ve belirsizlikler ortamında enflasyonun başını alıp gitmesi ve bunun sonucu olarak da döviz kurlarını peşinden sürüklemesi AKP’nin mümkün olduğunca finansal varlıkları değerli, borsayı canlı tutmak, menkul kıymetler üzerinden ve yer yer de kayıt dışı sermaye hareketlerini devreye sokarak yepyeni bir finansal rant yaratma telaşını körükledi. Burada tek uygun davranış finans sisteminin maliyetini yani faizi olabildiğince düşük tutmak. Buna da Türkiye modeli veya Nas veya ‘diğerleri doğrusunu bilmiyor, ben biliyorum’ gibi doğrudan doğruya bir propaganda malzemesi diye uygulamak oldu.”

‘BÖYLE BİR ENFLASYONLA ZATEN NE FAİZ POLİTİKASIYLA NE DE KREDİ POLİTİKASIYLA MÜCADELE ETMEK DOĞRU DEĞİL’

Türkiye’nin geçtiğimiz yıl eylül ayından bu zamana kadar dünyanın gerçeklerine aykırı olarak faiz indirimine gittiğini vurgulayan Yeldan, “Böyle bir enflasyonla zaten ne faiz politikasıyla ne de kredi politikasıyla mücadele etmek doğru değil. Doğrudan doğruya yapışkan enflasyon haline gelmiş ve bunun sonucunda da döviz hareketlerini peşinden sürükleyen belirsizliklere kurumun itibarsızlaştırmasına, itibar yitirmesine karşı çok ciddi yapısal tedbirler almanız lazım” diye konuştu.

‘CUMHURBAŞKANININ RASTGELE TASARIMLAR İLE EKONOMİYE OLAN MÜDAHALESİNİN ÖNÜNE GEÇİLMESİ LAZIM’

Her şeyden önce Merkez Bankası başkanının değiştirilmesi gerektiğini vurgulayan Yeldan, “Para politikası kurulunun daha güçlü, daha efektif bir karar alma mekanizmasına dönüştürülmesi lazım, cumhurbaşkanının rastgele tasarımlar ile ekonomiye olan müdahalesinin önüne geçilmesi lazım. Bu yapılmadığı sürece de faizin yükseltilmesinin de anlamı kalmadığı, mikro düzenlemelerle ne enflasyonun ne de döviz kurunun önüne geçilemeyeceğinin anlaşıldığı günlerdeyiz. O bakımdan şu noktada da faizleri yükseltmek ekonomideki bu enflasyonist gidişata ve döviz kurundaki aşınmaya ne yazık ki çare olmayacaktır. Ancak ve ancak örgütsel bir yapı değişikliği adımın atılması çare olacaktır” sözlerine yer verdi.

‘ERDOĞAN ŞUBATTA FİİYAT ARTIŞLARININ YAVAŞLAMASI UMUDUNDA’

Erdoğan’ın şubat ayında enflasyonu düşüreceğiz sözlerine ilişkin konuşan Yeldan, bu sözün tamamıyla propaganda ürünü olduğunu vurguladı. Erdoğan’ın geçen yıl çok yükselmiş olan fiyatlara nazaran artık daha yavaş bir artış umudu içine girdiğini belirten Yeldan, şubatta eğer fiyatlardaki artış yavaşlamazsa yaşanılacakları şu sözlerle anlattı:

“Bu olmazsa Türkiye ekonomisi için hiper enflasyona giren bir felaket manzarası olur. Orada ne enflasyon ne para politikası ne Türkiye ekonomisi kalır. Böyle bir hiper enflasyonunun temposunun yavaşlayacağı umuduyla ocak-şubat aylarında enflasyonun artış oranı yavaşlayacak beklentisi içerisinde, Erdoğan da bunu bir başarı olarak lanse etmeye hazırlanıyor. Fakat bu kavram kargaşası ardında kalan gerçek hayat pahalılığı dediğimiz yani yüksek fiyatlar, alım gücünün düşmesi, ücretlere göre fiyat düzeyinin çok yüksek olması gerçeği değişmeyecek.

‘ENFLASYON DÜŞÜŞÜYLE, FİYAT ARTIŞLARI DURMAYACAK’

Enflasyon oranındaki düşme fiyatların düşmesi anlamına gelmeyecek. Bugün fiyatları fırlamış olan ürünler tekrardan düşmeyecek. Dolayısıyla Erdoğan bu baz etkisinden kaynaklanacak enflasyonun doğası gereği artış oranındaki beklenen yavaşlamayı fiyatların düşmesi olarak lanse ediyor. Sanki hayat pahalılığı geri dönecek, fiyatlar ucuzlayacakmış gibi propaganda yapıyor. Ne yazık ki bütün bu sözcükler arasında da halkımıza da bu propaganda yandaş medyayla beraber sunuluyor. Burada bir kavram kargaşası, sis perdesi ve belirsizlik ardına sığınarak propagandayla karşı karşıya kalacağız. Yani fiyatlar artmaya devam edecek ama daha yavaş artmaya devam edecek. Yani hayat pahalılığı devam edecek.”

AKP’nin seçimi kaybetmesi halinde finans piyasalarının hızlı bir tepkiyle iyi yönde ilerleyeceğini belirten Yeldan, “Finans sisteminin doğası gereği çok hızlı çalışıyor. Şu anda Türkiye’deki enflasyonun büyük bir ölçeği de hem arz yönlü tahribat hem talep yönlü ivmelenme. Bunun ötesinde bir de beklentilerin kötüleşmesine yönelik yapışkan enflasyon dediğimiz ikinci bir kaynaktan beslendiğini düşünüyorum. Talebin dizginlenmesi, arz yönlü sorunların giderilmesi elbette zaman alacaktır ama enflasyona yapışkan niteliği veren ve sürekli ivmelenmesine neden olan beklentilerin düzeltilmesi bence çok çabuk olacaktır. Bir kere düzeldikten sonra da yeni ekonomi idaresi liyakate dayalı bir sitemin başarılarını kendi hanesine yazıp ekonomi alanında güven kazanacaktır” dedi.

‘AKP SEÇİMİ KAYBEDERSE LİYAKATE DAYALI GÖREVLENDİRMELERLE EKONOMİ DÜZELİR’

Yeldan, AKP’nin seçimi kaybetmesi durumunda yeni iktidarın ekonominin iyileşmesi için şunların yapılması gerektiğini söyledi:

“Yani liyakate dayalı yeniden görevlendirme, kamu bürokrasisinin karar alma mekanizmalarının güçlendirilmesi ve merkezden rastgele direktiflerden kurtulması, bağımsızlaştırılması hem enflasyonun dizginlenmesinde hem ona bağlı olan para politikasının anlamsızlaştırılmasının önüne geçilmesi döviz kurundaki aşımın önüne geçilmesi için çok önemli bir adım olacaktır. Finansal sistem buna çok hızlı tepki vereceğini ve enflasyon oranının döviz kurunu hızla aşağı çekeceğini düşünüyorum. Böyle bir hukuksal, kurumsal liyakate dayalı güvenceli bir adımın atılmasının sonucu olarak.”

Yazıyı Kaynağından Okuyun →

Mert Ege

Editör, 28 yaşında, Gazetecilik mezunu. Gündemi takip ederek sizlere en güncel ve gerçek haberleri ulaştırmayı hedefler. Objektif ve ilkeli yayın kendisi için en önemli ve hassas konuların başında gelir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu