‘Hesaplaşma iradesinin güçlenmesi için TİP’e oy verin’
İleri Haber
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Sözcü TV’de Liderler Özel programına katılarak siyaset gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Siyasetin Ankara ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ile birlikte partilerin genel merkezlerine sıkıştığını ve partisinin bir bütün olarak siyaset tarzını değiştirmek istediğini belirten Baş, yapmak istediklerini anlattı.
“Sokakta sesini duyurmak isteyen ama bunun için siyaset alanında kendisine yer bulamayan kim varsa biz onları parlamentoya taşıyacağız demiştik” diyen Baş; işçileri, köylüleri, gençleri ve uzun bir mücadele sürecinin taşıyıcısı olan kadınları Meclis’e taşıyacaklarını daha önce dile getirdiklerini vurguladı. Hedeflerinin klasik bir ajitasyon olarak düşünüldüğünü ifade eden Baş, “Hayır, biz bunu istiyorduk. Bu memlekette sesi kesilen, sözünü söyleyemeyen kim varsa TİP bunları parlamentoya taşısın istiyorduk” dedi.
Milletvekili aday listelerinin de bunu gösterdiğini kaydeden Baş, “Mesela bugüne kadar klasik olarak bir parti örgütlenmesi içerisinde yer almayan, solcu-sosyalist kimliğiyle belki bilinmeyen, öğrenci hareketi içerisinde, işçi hareketi içerisinde daha önceki yıllarda çok görülmeyen birtakım arkadaşlarımız TİP aracılığıyla siyasete dahil olacaklar” ifadelerini kullandı.
‘TOPLUMUN HER KESİMİNDEN İNSANLAR TİP’TE SİYASET YAPABİLİR’
Baş, sözlerine şöyle devam etti:
“Biz pek çok partinin yapmadığı bir şeyi yaptık. Adaylarımızı daha aday adayıyken tanıttık. Bu hepsinin aday olacağı anlamına gelmiyordu ama bir şey göstermek istedik. Biz, klasik siyasetçilerden oluşan bir parti değiliz. Sizin komşunuz da TİP’in adayı olabilir, iş yerinde beraber çalıştığınız kişi de TİP’ten aday olabilir. Toplumun her kesiminden insanlar TİP’te siyaset yapabilir ve memleketi kurtarma mücadelesine dahil olabilir, bunu göstermeye çalışıyorduk.
Tabii sonuçta bir ittifakla seçime giriyoruz. ‘İttifakımızın çıkarlarını parti çıkarlarımızın üstünde tutacağız’ demiştik. Bu da çok önemli, siyasette pek görülmeyen bir şeydir. En üste ülke çıkarlarını yazdık, onun hemen altında ittifak çıkarlarını yazdık, parti çıkarlarımızı bunun altına yazdık. Bunun sonucu olarak pek çok yerde seçime girmiyoruz. İttifakımıza ya da muhalefete zarar verebileceğimizi düşündüğümüz, oy potansiyeli açısından baktığımızda ‘oy alırız ama milletvekili çıkarmamız riskli’ diye düşündüğümüz pek çok yerde biz seçime girmedik. Dolayısıyla 600 milletvekili adayımız yok.”
‘TÜRKİYE SİYASETİNDE YENİ BİR DÖNEMİN KAPISININ AÇILDIĞINI DÜŞÜNÜYORUM’
İstanbul’daki aday tanıtım etkinliğine de değinen Baş, “Kızgınlık, küskünlük, kavga hiçbiri yoktu. Bir kararlılık, enerji, coşku vardı. Zaten benim konuşmama da yansıdı. Toplantıdan büyük bir enerjiyle ‘biz hazırız ve başlıyoruz’ diye ayrıldık. Ben Türkiye siyasetinde yeni bir dönemin kapısının açıldığını düşünüyorum TİP açısından.
‘BU SEÇİMDE İKİ ŞEYİ BİR ARADA YAPMALIYIZ; KURTULUŞ VE YENİDEN KURULUŞ’
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışacak 4 aday arasında yer alan Memleket Partisi Genel Başkanı hatırlatılarak, “Seçime girerek Muharrem İnce’den farklı bir şey yaptığınızı düşünüyor musunuz?” sorusunu da yanıtlayan Baş, böyle bir durum olmadığını belirterek, “Şu cümleyi kuran ilk siyasi parti TİP’ti: ‘Önümüzdeki seçimlerde temel görevimiz ülkemizi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen bu ucube sistemden kurtarmak, tek adam rejimine son vermektir.’ Bunun için ‘İkinci turda oy verebileceğimiz bir adaya neden ilk turda oy vermeyelim?’ sorusunu kamuoyunun önüne koyduk ve dedik ki ‘İlk turda bu işi bitirelim, ilk turda memleketimizi artık bu karanlıktan kurtaralım’ Bunu 3,5 yıl önce TİP ifade etti. Dolayısıyla bu seçimin temel sorularından bir tanesine en erken yanıt veren partilerden bir tanesiyiz ve bütün sürece baktığınızda buna uygun pozisyon almışız.
Dedik ki bu seçimde 2 tane soru var önümüzde. Bir; bir kurtuluş mücadelesi vereceğiz. Cumhurbaşkanlığı seçiminin anlamı budur. Burada herkes ortaklaşmalı. İki, bir de cumhuriyetin ikinci yüzyılında aslında bir daha ülkemizin böyle tarikatların, cemaatlerin ve onların siyasal temsilcilerinin egemenliği altına girmemeleri için bir yeniden kuruluşa ihtiyacımız var. En önemli konu bence budur. Bu seçimde iki şeyi bir arada yapmalıyız. Bir, kurtuluş; iki, yeniden kuruluş.”
‘YENİDEN KURULUŞ SÜRECİNDE HALKIN HER KESİMİ OLMALI’
Cumhuriyetin ikinci yüzyılında yeniden kuruluşa ihtiyaç olduğu yönündeki tespitinin altını çizen TİP Genel Başkanı Baş, şöyle devam etti:
“Biz, kurtuluş mücadelesinde hiç tavizsiz duruyoruz. Üzerimize düşen sorumluluk neyse yaparız demiştik. Şu anda yapmış durumdayız değil mi? Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir aday çıkarmadık; TİP çıkarmadı, Emek ve Özgürlük İttifakı da bir bütün olarak bu konuda halkta oluşan beklentiye yanıt verdik. Bunu bir kenara koyalım. Bunu yaparken, bu memleketi artık bu sistemden kurtarırken bir şeyi de güvence altına almamız lazım. Yeniden kuruluş sürecinde halkın her kesiminin en etkili biçimde temsil edilebileceği, yerinin olabileceği bir parlamentoya ihtiyacımız var. Burada da TİP bir iddia ortaya koyuyor.
10 gün önce tartışılıyordu, ‘vekil kaybettirir miyiz’ diye. Çok somut söylüyorum, bütün yurttaşlarımız baksınlar. TİP’in Türkiye’de en güçlü olduğu bölgelerden bir tanesi Ankara 1. Bölge’dir. Ankara 1. Bölge, Türkiye’de en güçlü olduğumuz yerlerden bir tanesidir. Biz Ankara 1. Bölge’den seçime girmiyoruz. Çünkü şunu gördük: Biz orada seçime girsek milletvekili kazanırız, bütün araştırmalar bunu söylüyor ama biz kazandığımızda örneğin HDP’nin geçmiş dönem kazandığı vekillik kaybedilebilir. Eğer sadece TİP kazansın diye baksaydık biz orada seçime girerdik, sonuçta da HDP’ye milletvekili kaybettirirdik, muhalefete bir milletvekilliği kaybettirirdik. Dedik ki gerek yok. Ha bizler olmuş ha onlardan olmuş.
‘VERGİ KONUSUNDA HESAP SORACAK BİRİNE İHTİYAÇ VAR’ DEDİK, OZAN BİNGÖL’DEN RİCA ETTİK’
Ankara 3. Bölge’de de geçen seçimlerde bizim ittifakımızın en büyük gücü HDP vekil çıkaramamış. TİP’in de bir potansiyeli var. Baktık Ankara 3. Bölge’ye, dedik ki bizim burada mutlaka çıkarmamız lazım ve oradan bir TİP milletvekili çıkabilir. Oturup partimizin yöneticilerinden bir tanesini seçip oraya koymadık. Dedik ki, ‘Burada bizim Plan Bütçe Komisyonu’nda vergi konusunda halk adına hesap soracak bir isme ihtiyacımız var’ Ozan Bingöl hocamıza rica ettik. Başka pek çok örnek verebilirim. Biz İzmir’in 1. Bölgesi’nde seçime girmedik. Niye girmedik? Geçen sefer bugünkü sistem uygulansaydı, HDP 2 vekil çıkarıyormuş. Dedik ki tamam zaten çıkarıyorsunuz. Sayısız örnek verebilirim buna dair.
‘LİSTELERİN AÇIKLANMASIYLA ‘TİP NEDEN BU SEÇİME GİRİYOR?’ SORUSU YANITLANDI’
HDP, baştan bir açıklama yaptı dedi ki ‘Yeşil Sol Parti olarak biz 81 ilde seçime gireceğiz’ Bize de teklifte bulundular, buyurun siz de bizim listelerimizden tek liste olarak girin. Biz açıkçası geçmişte bunu yaptığımız için bir deneyimimiz var bu konuda. Bunun olumlu sonuçlar verdiğini de görüyoruz ama daha fazlasını yapmak mümkün mü diye oturduk, çok uzun tartıştık. Ve nihayetinde bakın Muğla önemli bir örnek. Muğla’da geçen seçimde HDP’nin bir vekili yok. Dolayısıyla HDP’ye kaybettirmeyeceğiz ama Muğla’da geçen sefer CHP 4 milletvekili çıkarmış. Şimdi 4. sırada bir Gelecek Partili var. Şimdi bunu yurttaşa sormamız lazım. ‘Siz bir Gelecek Partilinin mi CHP oylarıyla Meclis’e girmesini istiyorsunuz yoksa TİP’linin mi?’ Halkın bu seçenekten mahrum kalmaması gerekirdi. 10 gün önce bu tartışmalar yapılıyordu, listeler açıklandığı gün itibarıyla ‘TİP neden bu seçime giriyor?’ sorusuna aslında net bir yanıt verilmiş oldu.
Ben herkesin bunu gördüğünü düşünüyorum. Bize dönük tek eleştiri şudur. Niye şurada girmediniz, niye burada girmediniz? Belki bir hafta önce seçime girdiğinizde zarar vereceksiniz diye düşünen yurttaşların pek çoğu ‘Keşke benim yaşadığım yerde de girseydi de ben TİP’e oy verseydim’ diyor şu anda. Şu anda bir vekil çıkarma ihtimalimizin olduğu ve girmediğimiz yerlerde haklı olarak yurttaşların bize bir sitemi var ama biz TİP’in çıkarlarını değil ittifakın çıkarlarını, ittifakın çıkarlarını değil memleketin çıkarlarını merkeze aldığımız için bu yaklaşımı gösterdik.”
‘YURTTAŞIN OYUNU EN KIYMETLİ HALE GETİRECEK ŞEY TİP’E OY VERMEK OLACAK’
Hangi partiye oy vermiş olursa olsun ‘Türkiye siyasetinde TİP’e ihtiyaç var’ diyen her yurttaşın oyuna talip olduklarını ifade eden Baş, muhalefeti büyütmeye çalıştıklarını belirtti. Bazı küçük illerde CHP’nin milletvekili kaybına neden olacağı için de riske girmediklerini söyleyen Baş, İstanbul’da girme nedenlerini de şöyle anlattı:
“Çünkü İstanbul’da biz kazanacağız onu. O vekillik, AKP-MHP’ye gitmeyecek ki TİP’e gelecek. Ya da başka bir yerde diyelim ki biz kazanabileceğimizi gördüğümüz yerleri kendimize hedef olarak koymuşuz, oralarda giriyoruz. Dolayısıyla hiçbir yurttaşımızın oyunun boşa gitmemesi için özel bir çaba içerisindeyiz. Bu hepimizin görevi sorumluluğu.
Ben, 3 yıldır yurttaşın konuşamadığı, tweet atamadığı, sokağa çıkıp eylem yapamadığı, kendisini ifade edemediği dolayısıyla oyunu çok kıymetli gördüğünü anlatıyorum. TİP’in iddiası şu: Yurttaşın o çok kıymet verdiği oy var. Onu en kıymetli hale getirecek şey TİP’e oy vermek olacak. Seçime girdiğimiz yerler için söylüyorum bunu. Biz alırız yurttaşın o oyunu ve en kıymetli hale getiririz.”
‘AKP-MHP’Yİ 240’IN ALTINDA İNDİREBİLİRSEK ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİ HALKA GÖTÜRÜRÜZ’
Parti olarak ortaya çıkan listeleri incelediklerini, geçmiş sonuçlar ve eldeki verileri tekrar değerlendirdiklerini söyleyen Baş, “AKP-MHP’y mümkün olduğunca küçültmemiz lazım. 240’ın altına indirirsek bu sistem bitti. O zaman bütün partilere de çağrı yapıyoruz. Birbirinizle yarışmanın anlamı yok. Biz AKP-MHP’yi 240’ın altına indirebildiğimiz anda Anayasa değişikliğini halka götürürüz ve o gün itibarıyla Türkiye bu ucube sistemden kurtulur. Bu arada bizim üzerimize düşen sorumluluk neyse biz buna uygun davranmaya çalışıyoruz. Ben inanıyorum ki bunu başaracağız. Çok samimiyetle söylüyorum, 3 gün öncesine kadar bize ‘Niye seçimlere giriyorsunuz, çok tehlikeli bir şey yapıyorsunuz’ diyen yurttaşlar, şu anda diyor ki ‘İyi ki seçimlere giriyorsunuz iyi ki TİP var iyi ki TİP bu insanları milletvekili adayı yaptı’
‘İSTANBUL 1. BÖLGE, EN GÜÇLÜ OLDUĞUMUZ BÖLGELERDEN BİRİ’
“Ünlü” isimlerin aday yapıldığına ilişkin sözlere karşılık İstanbul 1. Bölge 2. sıradan milletvekili adayları olan belediye işçisi Anıl Denizci’yi hatırlatan Baş, “İGDAŞ işçisi arkadaşımız. TİP o bölgede 200 bin oy aldığında milletvekili olacak. Bizim en güçlü olduğumuz bölgelerden bir tanesi yine. Bu çok önemli bir şey. Türkiye’de yıllardır gerçekleşmeyen bir şey. 3 gün önce iş yerinde çalışıyordu, şimdi seçim çalışmaları için izin alıp ayrıldı. Düşünsenize bu işçi arkadaşımız çıkacak ve bu işçinin olduğu bir Meclis’te herhangi bir işçinin sendikalaşma mücadelesi nedeniyle işten atılması mümkün olabilir mi? Anıl gider o patronun karşısına oturur” diye konuştu.
‘SOSYALİST HAREKET DÜNYANIN HER YERİNDE AYDINLARLA İŞÇİLERİN BULUŞMASINA VESİLE OLUR’
Sosyalist hareketin dünyanın her yerinde aydınlarla işçilerin buluşmasına vesile olduğunu belirten ve TİP’in geçmişini de hatırlatan Baş, konuya ilişkin şunları söyledi:
“1965 TİP’ine baktığınızda Yaşar Kemaller, Can Yüceller ile başlayan bir şey var. Bugün benzer bir şey yaşanıyor. 65’ten farkı şu ama onu da tabii ki biz görüyoruz ve bir eksiklik olarak değerlendiriyoruz. 65, aynı zamanda Türkiye’de işçi hareketinin de çok güçlü olduğu bir dönem, DİSK’i doğuran bir toplumsallık var orada. İşçi hareketinde bir kıpırdanış var ve yılların Türk-İş’i içinden sendikacılar çıkıyor ve DİSK’in kuruluşuna imza atıyor. 12 Eylül sonrası Türkiye’de sendikacılığın getirildiği nokta itibarıyla baktığınızda böyle güçlü bir örgütlü işçi hareketi yok. Bir işçi hareketi var. Tabanda dipten gelen bir dalga var. Pandemi döneminde mesela motokuryeleri gördük. Hak mücadeleleri büyüdü Türkiye’de ama bu örgütlü hale gelemedi. Bu örgütlü hale gelseydi TİP’in yükselişi bir ivme daha alırdı, çok daha etkili olurdu. Biz sendikalardan beslenebilseydik, emekçiler örgütlü olabilseydi bu ülkede çok daha etkili olurdu. Şu anda bu kısım biraz eksik. Biz bunu nasıl telafi ettik? Doğrudan İstanbul örneği o yüzden önemli. İstanbul’da belediye işçilerinin sendikalaşma mücadelesinde 13 yıldır çalışıyor Anıl. AKP iktidarında da CHP yönetirken de… İşçilerin hakkını almak için kavga etmiş.
‘BEYAZ YAKALILARDAN TİP’E BİR YÖNELİŞ OLDUĞU DOĞRU’
“Beyaz yakalı” kavramına da değinen Baş, “Beyaz yakalı arkadaşlarımıza gerçekten daha çok üzülüyorum. Buradaki herkese de sesleniyorum. Mavi yakalı bir işçi 2 saat mesaiye kaldığında sendikalıysa defterini çıkarıp onu yazıyor. Plazalarda arkadaşlar 14 saat 16 saat çalışıyorlar, bir lira mesai ücreti almıyorlar. Niye? Çünkü örgütsüzler. Giydiğiniz kıyafetler belki beyaz ama hayatınıza baktığımızda baya grileşmiş durumda. Dolayısıyla oradan TİP’e dönük bir yöneliş olduğu doğru. Ben bizi büyüten faktörlerden birinin bu olduğunu düşünüyorum” dedi.
AKP iktidarı döneminde ülkenin üzerine karanlık çöktüğünü vurgulayan Baş, “Daha önceki konuşmaları dinlediyseniz en fazla takıntı yaptığım şeyden bir tanesi şudur. Bu ülkede insanlar hayal kuramaz hale geldiler. Bir ülkenin başına gelebilecek en kötü şey budur. Hayalinize ulaşırsınız, ulaşamazsınız o ayrı ama en azından hayal kurarsınız. Eskiden insanlar dünyayı gezmek, görmek hayalleri kuruyorlardı şimdi dünyanın başka ülkelerinde köle olma hayalleri kuruyorlar. AKP döneminin yarattığı Türkiye budur” ifadelerini kullandı.
‘AKP HER 100 VATANDAŞTAN 15’İNİN EVİNE ÇÖKTÜ’
Sözlerine TİP’in hedeflerine değinerek devam eden Baş, “Biz bir tarafta şunu yapmaya çalışıyoruz. Dijital demokrasi, eşitlikçi özgürlükçü bir toplum. Yeniden mümkün olan hayaller oluşturalım. Bir gelecek tasavvurunu, AKP’nin çizdiği sınırları, o duvarları bir kıralım. Bir uzağa bakalım. Dolayısıyla gözlerimize perde inmesin. Uzağa bakalım. Ama aynı anda somut, bugün yaşadığımız ağır sıkıntılara çözüm önerileri de üretmeye çalışıyoruz” derken, barınma krizine karşı “Herkes oturduğu evin sahibi olmalı” şeklindeki sözlerine gelen eleştirilere de değinerek şunları söyledi:
“Beyaz yakalı arkadaşlara sesleniyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiğinde Türkiye’de yaşayan her 100 kişiden 60’ı ev sahibiydi. Bugün her 100 kişinin 45’i ev sahibi. AKP her 100 vatandaştan 15’inin evine çöktü. Evinizi kaybediyorsunuz. Bu iktidar evinizi kaybettiriyor size, niye kaybettiriyor? Çünkü bu iktidar konutu bir para kazanma aracı olarak görüyor. Beton ekonomisiyle Türkiye’yi döndürmeye çalışıyor. Bu iktidar sizin ev sahibi olmanızı istemiyor. Bu iktidar sizi ev sahibi olma umuduyla bankalara köle yapmaya çalışıyor.
‘TÜRKİYE’DE EN BÜYÜK MÜLK ZENGİNİ BANKALAR’
Bugün Türkiye’de en büyük mülk zengini bankalar. Milletin ödeyemediği kredilerden el koydukları evler, bankaların elinde şişmiş durumda. Şimdi bunun yerine ben şunu öneriyorum. Birileri daha fazla para kazanacak diye biz evsiz kalacağımıza, varsın o bir avuç emlak baronu daha az para kazansın ama milyonlarca insan huzurlu, güvenli ev sahibi olsun. Bizim bir kanun teklifimiz. Her insanın bir ev sahibi olma hakkı vardır. Başını sokacağın hatta başını sokmak demeyelim deprem riski yaşayan bir ülkede can güvenliği riski taşımayacağı ve huzurlu, mutlu yaşayacağı bir evi olmalı. Her yurttaşın buna sahip olması gerekir.
TİP’İN ‘ARTAN ORANLI VERGİ’ ÖNERİSİ
Çok basit bir şey öneriyorum. Diyorum ki ‘3. evde artan oranlı vergi koyalım, 4. evde daha fazla vergi alalım, 5. evde daha fazla vergi alalım’ Adamın biri 200 tane evi varken bu 200 tane evi millete kiralayıp sabahtan akşama kadar yatarken birileri evsiz kalmasın. Amacımız ne? Amaç birilerinin konut ekonomisi üzerinden kar etmesi mi? Amaç inşaatçıları zengin etmek mi? Yoksa amaç insanların huzurlu, mutlu yaşayabilecekleri bir ev sahibi olması mı? Eğer ev sahibi olmasını, insanların güvenli evlerde yaşamasını istiyorsanız 50 tane 100 tane en fazla 500 tane müteahhidin zengin olup olmaması ikincildir, önemsizdir. Onlar o servetlerinden vazgeçsinler, biz yurttaşa ev kazandıralım.
‘KANUN TEKLİFİNİ, ÇÖZÜMÜ GÖSTERMEK İÇİN VERDİK’
Biz bunun kanun teklifini verdik. Kanun teklifini AKP-MHP kabul etsin diye vermedik. Tam da o beyaz yakalı kardeşime aslında isterse bu ülkedeki konut sorununun nasıl çözüleceğini göstermek için verdik. Bin tane evi olan ve buradan kira geliri elde eden insanlara artan oranlı vergi koyarsınız, orada kazandığınız vergiyle sadece bir konut fonu yaparsınız ve bunu bu fonda biriken parayla devlet sosyal konutlar yapar, yurttaşa bunu verir.
Mesela TOKİ neden hep insanlara ev satıyor? Daha hızlı bir şey yapalım. TOKİ insanlara kiralık evler versin, ucuza kiralık evler versin. Bak İstanbul’daki kira piyasasını nasıl düşürüyoruz 2 günde. Bunlar başka bir mantıkla bakmaya başladığımız zaman çok kolay gerçekleşebilecek çözümler.”
‘BEYAZ YAKALILAR İŞÇİDEN DAHA KÖLE’
Beyaz yakalıların işçi olmadığına dair bir imaj verildiğini belirten Baş, “İşçiden daha kölesin. Söylüyorum işçiden daha kölesin. Mesela maaş alıyor diyelim ki çok az ama 2 asgari ücret 3 asgari ücret 4 asgari ücret maaş alıyor. Ne yapıyor aldığı bu parayı? Çocuğunu özel okula göndermek için kredi çekiyor. Elektrik faturası, su faturası, doğal gaz faturası, benzin parası, araba kredisi, ev kredisi… Çalışıyor çalışıyor çalışıyor sonunda ne elde ediyor? Giden ömründen gidiyor” derken, “Herkes oturduğu evin sahibi olmalı” sözünün birikimiyle bir ev alanları tedirgin ettiğini ve bunun “kapitalizmin başarısı” olduğu dile getirdi.
Baş, “Elinizdeki evleri kaybettiniz AKP döneminde. Ben size başka bir yol öneriyorum” sözlerini kullandı.
‘ERDOĞAN TARİHİ BİR YENİLGİ YAŞAYACAK’
Saray Rejimi’nden bir an önce kurtulmak gerektiğini söyleyen ve AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tarihi bir yenilgi yaşayacağını düşündüğünü belirten Baş, “Vatandaş tepkisini sandıkta en sert biçimde göstermek üzerine bir hazırlık yapıyor. O yüzden çok rahatım. İlk turda bu iş bitecek, öyle inanıyorum. Esas mesele şu. İlk turda bu iş bittiği anda parlamentonun, çok güçlü olması gerekiyor. Parlamentonun çok güçlü olabilmesi için çeşitliliklerin, renkliliklerin çok artması gerekiyor” diye konuştu.
‘HESAPLAŞMA İRADESİNİN GÜÇLENMESİ İÇİN TİP’E OY VERİN’
Yurttaşlara da çağrıda bulunan ve Türkiye’de bir daha böyle bir iktidarla karşılaşmamak için anahtar kelimenin “hesaplaşma” olduğunu vurgulayan Baş; yolsuzluk, hırsızlık ve katliamlara değinerek, “Bir hesaplaşma yaşaması gerekiyor bu ülkenin” dedi.
Türkiye’de çok adaletsizlik gördüklerini ancak bu kadar ayaklar altına alındığı bir dönem olmadığını söyleyen Baş, “Evladı ölen anne, evladı ölen baba sevgili, eş; canı yanmış, bunun hesabını soramıyor şu anda. Tek bir nedeni var, karşısındaki kişi AKP yöneticisiyse her şeyin üzeri kapatılıyor. Dolayısıyla bu hesaplaşmanın bu ülkenin yaşaması lazım. Ben TİP’in bu seçimlerdeki varlığını bununla özdeşleştiriyorum. Aklı gönlü başka partide olan yurttaşlara da şunu söylüyorum. Senden emanet oy istemiyorum. Bu memlekette bu hesaplaşma iradesinin güçlenmesi gerekiyor, o yüzden ‘TİP’e oy verin’ diyorum” ifadelerini kullandı.