İleri Haber
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökçe, konut fiyatlarındaki artışa ilişkin açıklamalarda bulundu. Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, İstanbul’da son bir yılda ortalama konut fiyatının yüzde 68 oranında arttığını belirten Gökçe, artışın enflasyonun üzerinde olduğunu belirtti.
Yaşanan artışın yurttaşları derin bir barınma krizi ile karşı karşıya bıraktığını vurgulayan Gökçe, konuta yönelik talebin doğal dengenin üzerinde olduğunu kaydetti ve yabancılara konut satışı ile makroekonomik koşullara işaret etti.
Sosyal konut üretimine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Gökçe, emlak piyasasını rant odaklı uygulamaların domine ettiğini ifade etti.
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökçe’nin açıklamaları şöyle:
“Ağustos ayında İstanbul’da tam 17 bin 408 konut satıldı. En çok konut satışı yapılan ilçemiz Esenyurt oldu. Esenyurt’u Küçükçekmece ve Beylikdüzü takip ediyor.
Peki bir yılda fiyatlar nasıl değişti, konut fiyatları ne oldu, bizi nasıl etkiliyor?
2022 yılı Ağustos ayında İstanbul’da 18 bin 485 konut satılmıştı. Bu yıl aynı ay 17 bin 408 konut satıldı. Geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6’lık bir düşüş gözüküyor. Buna rağmen talep yoğun.
İstanbul’da ortalama konut fiyatı Ağustos ayında 4 milyon 677 bine çıktı. Ortalama konut fiyatının en yüksek olduğu ilçemiz Sarıyer. Sarıyer’i Beykoz ve Kadıköy takip ediyor. En düşük ilçemiz ise Esenyurt. 27 ilçemizde konut satış fiyatı İstanbul ortalamasının altında.
İstanbul’da 1 yılda konut fiyatları ortalama yüzde 68 arttı. Artış oranı enflasyonun üstünde. Ücretlilerin maaş ve gelirlerinin çok daha düşük oranda artması nedeniyle, bugün çalışanların konuta erişmesi geçen yıla göre daha zor.
Konut fiyatlarındaki artış bizi mülksüzleşme, konut erişimin kısıtlanması ve derinleşen barınma krizi ile karşı karşıya bırakıyor.
Yabancılara konut satışının sürmesi ve makroekonomik koşullar nedeniyle de konuta yönelik talep, doğal dengenin üzerinde devam ediyor.
Bu yüzden hem İstanbul’un deprem direncini arttırmak, hem de anayasamızda ifadesini bulan konut hakkını korumak için sosyal konut üretimini önemsiyoruz. Yurt ve sosyal konut üretimi piyasa dengelerini düzenleyeceği gibi, vatandaşlarımızın konut hakkını da koruyacak önemli bir araçtır.
Sosyal konut üretiminin yetersiz olması ve kamunun sosyal konut yada kiralık sosyal konut kullanımını da içeren bütünlüklü bir konut politikası olmaması nedeniyle barınma krizi daha da derinleşiyor, vatandaşlarımızın konuta erişimi azalmaya, çalışanların, emekçilerin İstanbul’da barınma imkanı da yok olmaya devam ediyor.
Ne yazık ki emlak piyasasını kamucu politikalar değil rant odaklı uygulamalar domine ediyor. Bu uygulamaların değişmesini bekliyoruz.”
