Kılıçdaroğlu’nun avukatı, Erdoğan’a hakaret davasından beraat etti
Ankara 68. Asliye Ceza Mahkemesi’nde, ‘cumhurbaşkanına hakaret’ iddiasıyla yargılanan CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, bugün görülen duruşmada bugün beraat etti.
Gerçek Gündem’den Sercan C. Güler’e konuşan Çelik, kararın ‘kısmen de olsa yargının prangalarından kurtulmaya başladığını’ gösterdiğini savundu. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik hakaret iddiasıyla açılan davalarda beraat olasılığının neredeyse hiç olmadığını söyleyen Çelik, kendisinin de yıllarca hakimlik yaptığını belirterek şunları söyledi:
“Hiçbir şekilde suç işlemeyeceğimi biliyorum. Suç işleyecek yaklaşım içinde zaten olmam. Ben hukukçuyum. Neyin hakaret olup neyin hakaret olmadığını çok iyi bilirim. Benim söylemiş olduğum sözlerin tamamı, genel başkanım Kılıçdaroğlu’nun davalarında konuştuğum şeyler. Genel Başkanımı savunmak adına ifade ettiğim şeyler. Genel Başkanımın yaptığı eleştirilerin doğru olduğunu söylemek, dünyanın hiçbir yerinde yargı düzleminde zaten suç olamaz. Yani, ben şunu söylüyorum, diyorum ki, ‘Erdoğan oğluna paraları sıfırla demiştir.’ E dedi. Bu suç olabilir mi gerçeklik varken. Nerede hakaret olacak.”
“ERDOĞAN YARGIYI BAŞKALAŞTIRDI”
Erdoğan’a yönelik ‘diktatör’, ‘utanmaz’ gibi ifadelerin kullanılmasını ve yolsuzluk olgularının gerçek olduğunu söylemenin ancak baskı düzleminde suç olarak nitelendirilebileceğini söyleyen Çelik, ‘suç konusu haline getirilen açıklamalarının tamamının altına yine imza atabileceğini’ belirterek, ifadelerini şöyle sürdürdü:
“Çünkü, biliyoruz ki bu eleştirilerin tamamı doğruydu. Erdoğan yargıyı başkalaştırmıştır, tamamını esaret altına almıştır. Bununla ilgili eleştirilerim vardı zaten. Bu suç olabilir mi? Olmaz, çünkü bir gerçekliktir bu. Erdoğan, şöyle bir açıklama yapmıştı, 16 Kasım’dı galiba; emekli maaşlarının insani düzeyde olduğunu söylemişti. Ya bin lirayı insani yaşama yeterli saymıştı. 2019 on birinci ayda. Ben de şunu söylemiştim. ‘Sormak lazım kendisinin ailesinin günlük harcaması bin TL’nin altına hiç düşmüş mü? Ayıp ayıp, bu açıklamayı hiç yaparken hiç mi sıkılmadın?’ E doğru, bir insan utanır. Bin lirayla bir insan nasıl geçinebilir el insaf. İnsanca yaşama düzeyini ifade ediyor.”
“ERDOĞAN’A YÖNELİK YOLSUZLUK ELEŞTİRİSİ İLK KEZ YARGIDAN GEÇMİŞ OLDU”
Çelik, açıklamalarında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik yolsuzluk eleştirilerine açılan davalarda ilk kez beraat kararı verildiğine dikkat çekti. Kararın, benzer davalar için emsal niteliği taşıyacağını söyleyen Çelik, eleştirilerinin tamamının doğru olduğunu da şöyle açıkladı:
“Karar tabii ki emsal niteliği taşıyacaktır. Çünkü şimdi, bu beraat kararı kesinleştiği an, artık bu sözlerle ilgili bir değerlendirme yapma şansı olabilir mi negatif anlamda? Yani, çok net bir şekilde şunu ifade etmiştim yargı sürecinde de… Bunların tamamı doğrudur, üstelik bunu ispatlarız. Nasıl ispatlarız? Ki ispatlamıştık daha önce. Biliyorsunuz, tapelerin gerçek olduğuna ilişkin bir rapor almıştık biz daha önce. Benimle ilgili açılan dava üzerinden almıştım. Dolayısıyla o tapelerin, ses kayıtlarının gerçek olduğu zaten açığa çıkmıştı. Doğru olduğunu zaten biliyorduk. Bunun yanında Erdoğan’ın, yolsuzluk ilişkileri o kadar ağır ki, bunların hepsini biz delil olarak sunduk.
Daha önceki MİLGEM’den tutun, birçok ihaleye yönelik yapmış oldukları Erdoğan’ın baskısı, kupon arazi tanımlaması yeter aslında tek başına yolsuzluk yaptığı ile gerçekleri ortaya koymak adına. Dolayısıyla, normal şartlar altında elbette bu bir sert eleştiridir. Bir insanın yolsuzluk yaptığını söylemek sert eleştiridir. Ancak, somut bir gerçeklikse bu tamamen haklı eleştiri kapsamında kalır. Hem AİHM hem Anayasa Mahkememiz hem Yargıtay bunu ifade ediyor zaten.”
“TÜRKİYE’DE HAKİM VE SAVCILAR ERDOĞAN’IN YERİNE GEÇEREK SUÇ İŞLEDİLER”
15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişimin ardından, Türkiye’deki yargının çok daha fazla baskı altına alındığını söyleyen Çelik, Türkiye’deki yargının durumunu, Hitler’in ‘adalet danışmanı Hans Frank’ın sözleriyle örnekledi.
Çelik, “Anımsarsınız, Hans Frank şöyle bir şey demişti hakimlere, ‘Sizin yerinizde Führer olsa nasıl karar verir, nasıl davranır bunu düşünün ona göre karar verin’ demişti. Tam da Türkiye’de bu süreç yaşandı. Maalesef, Türkiye’de de hakimler savcılar Erdoğan’ın yerine geçerek bir anlamda, Erdoğan’ın hukuksuzluk yaklaşımını bilerek, onun zaaflarını bilerek maalesef hukuksuzluklara araç olmuşlardı, suç işlemişlerdi” ifadelerini kullandı.
‘BÖYLE BİR İDDİANAMENİN HAZIRLANMASI BİLE BİR SUÇTUR’
Hakkında açılan davanın iddianamesinin hazırlanmasının bile suç olduğunu söyleyen Çelik, iddianameyi hazırlayan savcıdan da hesap soracağını söyledi. ‘Lekelenmeme hakkının elinden alındığını’ savunan Çelik, sözlerine şöyle devam etti:
“Yapmış olduğum savunmalar hakkında davalar açıldı defalarca. İnsaf, ben ne demişim dilekçelerde? ‘Dava konusu Genel Başkanımın, müvekkilimin açıklamaları doğrudur’ Yolsuzluk eleştirisi yapmış, inanç sömürüsü eleştirisi yapmış Genel Başkanımız. Ya da başka başka eleştiriler yapmış. Şimdi bu eleştirilere bir avukat ne diyebilir? Bir avukat şunu söyleyebilir mi? ‘Benim müvekkilim doğru söylemiyor, yalan söylüyor. Karşı taraf Erdoğan hazretleri ne diyorsa, doğru söylüyor’ mu demem gerekiyor? Bir avukatın yapması gereken bu mudur? Ben bir avukatın yapması gereken neyse onu yaptım. Çekinmeden korkmadan, yılmadan biz doğru bildiğimizi çok sert tümcelerle de olsa savunduk, ifade ettik. Dedik ki, ‘Hayır öyle değildir, sayın Genel Başkanımızın açıklamalarının doğruluğunu ispatlarız’ dedik ve her zaman ispatladık biliyor musunuz?
“HİÇ KİMSE SUÇ VE CEZADAN BAĞIŞIK DEĞİLDİR”
Çok dramatik bir şey aslında. Man Adası belgelerinin yargı süreci içerisinde, ispatladığımız halde, utanmadan sıkılmadan, cüppe giymiş hakim görünümlü kişiler, bu iddianın ispatlanmadığını ortaya koydular. Dolayısıyla onlardan da elbette hesap soracağız. Çünkü suç işleyen herkesin hesap vermesi gerekiyor. Çünkü hiç kimse suç ve cezadan bağışık değildir. Ben de bağışık değilim, yargıçlar da bağışık değil, siyasiler de değil… Suç işleyenin hesabını vermesi gerekiyor. O anlamda biz hukukçu olarak bu yolu açmamız gerekiyor. Yargı prangalardan kurtulmalı. Yargı suç işleyenlerle ilgili nesnel koşullar altında gereğini yapmalı. Bize hukuksuzluk yaşatanlardan hesap sormaya yönelik gerekli başvurularımızı elbette yapacağız.”
“HAKİMİ SÜRME ŞANSLARI KALMAYACAK”
Yargının prangalarından kurtulması gerektiğini vurgulayan Çelik, sözlerini şöyle noktaladı:
“Sonuç itibarıyla bu yargı kararı şunu ortaya koydu; Böylesine seçimden önce, böyle bir karar verilmiş olması, şimdiden yargının siyasi dönüşüme inancını da ortaya koydu. Siyasi dönüşüm için kanaati olmamış olsa, hiçbir şekilde böylesi bir karar verme şansı olmayacaktı diye düşünüyorum. Hakim sürülür, hakim ihraç edilmeyle karşı karşıya kalabilir. Geçmiş örnekleri var bunun. Dolayısıyla bundan ötürü benim için sevindirici bir karar. Hakimi sürme şansları kalmayacak. Karar mayısta çıkar. O tarihte biz iktidarda olacağız.”