Laboratuvar ve tıbbi malzeme harcaması bir yılda yüzde 415 arttı
Dövizdeki yükseliş, sağlık hizmetlerinde de krize yol açtı. 2023’ün ilk 4 ayında laboratuvar ve tıbbi malzeme harcaması, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 415 artarak 3,4 milyar TL’ye ulaştı. Bu artışa rağmen malzeme eksikliği olduğu kaydedidli.
Genel Sağlık-İş Başkanı Derya Uğur, geçen yıl Türkiye’de sağlık enflasyonunun yüzde 122,17 olduğunun açıklandığını ve yüksek enflasyonunun yalnızca özel hizmet bedellerini ve ilaçları değil, tıbbi malzeme fiyatlarını da etkilediğine dikkat çekti. Uğur, bu yılın ilk 4 ayında Sağlık Bakanlığı mali tablolarına yansıyan “tıbbi ve laboratuvar sarf malzemeleri” için ödenen tutarların, sağlık hizmetlerinde yaşanacak sıkıntıların habercisi olduğuna dikkat çekti.
Cumhuriyet’ten Mustafa Çakır’ın haberine göre söz konusu kalemde 2020 yılı harcaması 3,1 milyar TL, 2021 yılı harcaması 11,1 milyar TL ve geçen yılın harcaması da 10,9 milyar TL olmuştu. 2023’ün ilk 4 ayıda yapılan harcama ise 3,4 milyar TL oldu ve 2020’nin tamamında yapılan harcamaları aştı. Geçen yıl nisan ayına kadar yapılan harcama 668,7 milyon TL olurken, bu yılın aynı döneminde harcamalarda yüzde 415,74’lük artış yaşandı.
‘BİRÇOK AMELİYAT MALZEME EKSİKLİĞİ NEDENİYLE YAPILAMIYOR’
Ham madde temininde dışa bağımlı olunduğunu, döviz kurlarında yaşanan artışların tıbbi malzemeleri de etkilediğini vurgulayan Uğur, “Kaygılıyız. Kamu hastanelerinde ortopedi, göz, beyin cerrahisi alanlarında malzeme eksikliği kısa bir süre için düzelmiş ancak sorunlar yeniden baş göstermiştir; birçok ameliyat malzeme eksikliği nedeniyle yapılamamaktadır” dedi.
DÖVİZDEKİ YÜKSELİŞ ETKİLEDİ
Uğur, yaşamsal öneme sahip kalp pili gibi ek malzeme gereken ameliyatlarda sıkıntılar yaşandığını, dövizdeki yükselişin sorunları yaygınlaştırdığını bildirdi.
“Döviz kurlarındaki yükselmeye rağmen bunun karşılığında sabit kur uygulanması nedeniyle; tıbbi malzeme şirketleri sağlık kuruluşlarına ürün arz etmeme eğilimi göstermektedir” uyarısında bulunan Uğur, hastaneler tarafından açılan ihalelerde tıbbi malzeme şirketlerinin sağlık uygulama tebliği (SUT) fiyatları üzerinden ürün tedariğini kabul etmediğini, döviz kurlarındaki artış nedeniyle ancak SUT’un 2-3 katı fiyatlarla ürün sağlanabildiğini vurguladı.
Uğur, yaşanan bu durumun sonucunda malzeme eksikliği nedeniyle tedavisi yapılamayan hastanın özel hastanelere yönlendirildiğini, parası olan tedavi olabilirken parası olamayanın tedaviye ulaşamadığını vurguladı.
‘KÖTÜ YÖNETİMİN BEDELİ HALK SAĞLIĞI İLE ÖDENİYOR’
Hekimlerin, hemşirelerin yurt dışına gitmeyi ya da emekli olmayı tercih etmesi sebebiyle randevu sorunları yaşayan yurttaşın şimdi de döviz kuru nedeniyle mağdur edildiğine dikkat çeken Uğur, “Kur krizi nedeniyle tıbbi malzeme bulunamaması ertelenen ameliyatları beraberinde getirecektir. İlaç bulunama sorunu da ağırlaşacak; yurttaşlarımızın sağlık hizmetine erişimi giderek zorlaşacaktır. Ekonomik krizin derinleştiği koşullarda sağlıklı yaşam mücadelesi veren yurttaşımız bir de sağlık hizmetine erişim konusunda mağdur edilmektedir. Sağlık hizmetlerini ticarileştiren, ilaç ve tıbbı malzemede ülkeyi dışa bağımlı hale getiren siyasi iktidarı kötü yönetiminin bedelini, halk, sağlığı ile ödemektedir” ifadelerini kullandı.