Merkez Bankası’nın faiz indirimi ‘büyük cesaret’
Ayşenur Önal
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, politika faizini 100 baz puan düşürerek yüzde 18 seviyesine çekti. Tüm dünya faiz arttırırken Türkiye’nin indirime gitmesini değerlendiren Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü’nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Mustafa Özer, “dışarıya bağımlılığı azaltacak kararları almak yerine, aldığımız her karar Türkiye ekonomisini dışarıya daha bağımlı hale getiriyor ve dış kırılganlığımızı arttırıyor” dedi.
Yapılan faiz indiriminin tamamen siyasi bir karar olduğunu kaydeden Özer, “Türkiye ekonomisinin gerçekliği ile hiçbir alakası yok. Bununla birlikte faizlerin düşürülerek enflasyonun düşürüleceğini ya da makro iktisadi istikrarında sağlanacağına inanmıyorum. Burada tamamen siyasetin merkez bankası kararına etkisini görebiliyoruz” sözlerine yer verdi.
İKTİDAR KUR ŞOKU İLE İHRACATI MI ARTTIRMAYA ÇALIŞIYOR?
Son zamanlarda açıklanan rakamlar ile 2021’in ikinci yarısında cari fazlalık gerçekleşmeyeceğinin ortaya çıktığını söyleyen Özer, iktidarın yeni bir kur şoku ile ithalatı azaltıp ihracatı arttırmayı hedefliyor olabileceğini söyledi. Bu sayede iktidarın cari dengede iyileşmeyi hedefleme varsayımı olabileceğini kaydeden Özer, “Türkiye’nin ihracatının yüzde 97’si imalat sanayisinden oluşuyor. Ama bizim de imalat sanayimiz dışa bağımlı. Dışardan girdi ara malı ithal etmeden üretemiyoruz. Ne yazık ki imalat sanayisinde de kapasitemiz kısıtlı. Yabancılar bizden hizmet talep etse bile bu ek talebi karşılayacak kapasitemiz yok. Üretilenlerden yarısından fazlası iç piyasada tüketiliyor gerisi de ihraç ediliyor. İç piyasada üretilen sanayi ürünlerini iç piyasada tüketmeden yalnızca yabancılara verirsen bu faiz düşürülmesi işe yarar” diye konuştu.
‘TÜRKİYE TÜM DÜNYANIN AKSİNE KARAR VERİYOR’
Yapılan indirime mantık kazandırmak için bu varsayımı ortaya attığını kaydeden Özer, bunun olmayacağının da ortada olduğunu vurguladı. Özer, “Ben açıkçası 0.50 baz puan bekledim ama 100 olunca da cari açık nedeniyle bu kararı aldıklarını düşünüyorum. Kuru hoplatmak için yapıldığını düşünüyorum. ABD’nin Fed kararının eli kulağında, Norveç bugün faizi arttırdı. Uluslararası sermaye hareketleri de eskisi gibi para akan bolluk dönemi bitiyor. Bütün ülkeler kendini toplamaya çalışıyor ve siz bütün dünyanın aksine bir karar veriyorsunuz” dedi.
‘ALDIĞIMIZ HER KARAR TÜRKİYE EKONOMİSİNİ DIŞARIYA DAHA BAĞIMLI HALE GETİRİYOR’
Çin’in en büyük gayrimenkul şirketi Evergrande’in yaşadığı finansal sorunlar küresel piyasalarda yeni bir kriz tetikleyecek durumdayken bu kararı almak büyük bir cesaret olduğunun altını çizen Özer, “Çin büyük ihtimalle bu şirketi devletleştirecek, zaten sermaye üzerinde büyük bir kontrole giderek ekonominin dışa bağımlılığını azaltan her türlü tedbiri alacak. Bizse tam tersi dışarıya bağımlılığı azaltacak kararları almak yerine, aldığımız her karar Türkiye ekonomisini dışarıya daha bağımlı hale getiriyor ve dış kırılganlığımızı arttırıyor” sözlerine yer verdi.
‘RİSK PRİMİ ARTACAK, KAYNAKLARA ULAŞMAKTA ZORLANILACAK’
En büyük yansımaları risk priminin artışıyla görüleceğini de aktaran Özer, “Ülkenin faiz kararıyla birlikte kırılganlığı da artınca enflasyona yansıyacağı kesin ve enflasyonda yüksek işsizlik gibi sorunlarla birleşince ülkenin risk primi de arttırıyor. Dolayısıyla da risk primi arttıkça da diğer ülkelere oranla daha yüksek faizlerle borçlanmak zorunda kalıyoruz. Dolayısıyla da kaynaklara ulaşma oranlarımız azalacak. Bu da vadesi gelen borçları ödemede, yatırımlara kaynak bulmada çok büyük güçlükler yaratacak” diye konuştu.
‘OLAN EMEKÇİLERE OLACAK’
Özer son olarak esas sorunu yaşayacak olan emekçileri göstererek, “Olan emekçilere olacak, kur şoku kısa sürede enflasyona geçecek. Gelirleri enflasyon oranında artmayan sabit gelirlilerin hepsi hayat pahalılığıyla yüz yüze kalacak” dedi.