Şiddet sonucu kaybedilen hekimler birçok ilde anıldı
İleri Haber
TTB ve tabip odaları tarafından Dr. Ekrem Karakaya’nın katledilişinin birinci yılında birçok ilde basın açıklaması yapıldı. Açıklamada, “Hayatımızı kaybetmemize kadar giden ve gündelik yaşamımızın bir parçası haline gelen şiddeti uygulayanları ve buna kayıtsız kalanları asla affetmiyoruz. Her geçen gün bizler için daha tehlikeli hale gelen sağlık kurumlarının güvenliğinden kamu otoritesi sorumludur” denildi.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve tabip odaları, Konya Şehir Hastanesi’nde görevli Dr. Ekrem Karakaya’nın 6 Temmuz 2022 günü silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirmesinin birinci yılında birçok ilde basın açıklamaları düzenledi.
Basın açıklamalarına TTB Merkez Konseyi üyeleri, tabip odaları ile sağlık emek-meslek örgütlerinin yönetici ve üyeleri katıldı.
KARAKAYA MEZARI BAŞINDA ANILDI
TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Dr. Vedat Bulut’un da aralarında olduğu TTB ve Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) heyeti ise Dr. Ekrem Karakaya’yı mezarı başında andı. Heyet, anma etkinliği sonrası Karakaya’nın ailesini ziyaret etti. TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Alican Bahadır da, Dr. Ekrem Karakaya’nın öldürüldüğü Konya Şehir Hastanesi’ndeki basın açıklamasına katıldı.
‘YAŞAMAK VE YAŞATMAK İSTİYORUZ’
Yapılan basın açıklamalarında şunlar kaydedildi:
Konya Şehir Hastanesi’nde çalışan Dr. Ekrem Karakaya’yı tam bir sene önce, 6 Temmuz 2022’de çalıştığı kurumda silahlı saldırı sonucu kaybettik. Kendisini ve sağlıkta şiddet nedeniyle kaybettiğimiz tüm sağlık emekçilerini saygıyla anıyoruz.
Ne yazık ki sağlıkta şiddet nedenli kaybettiğimiz meslektaşlarımızın biri dışında hepsini son 20 sene içinde kaybettik. Son yıllarda sağlıkta şiddet gözle görülür şekilde arttı ve artık çalışma alanlarımızın rutini haline geldi. Toplumsal şiddetteki artışın ve ayrışmanın sağlık kurumlarına da yansımasının yanında; sağlık sistemindeki değişiklikler, hekim-hasta ilişkilerinde yaşanan dönüşüm ve elbette sağlık çalışanlarının siyasiler tarafından her fırsatta hedef gösterilmesi de bu ciddi artıştan sorumludur.
Sağlıkta şiddetteki artışın en büyük sorumlularından olan, hastalarla sağlık çalışanlarını birbirlerine düşman eden Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın yirminci yılındayız. “Artık hastanelerde sıra beklemeyeceksiniz; artık siz doktoru değil, doktor sizi bekleyecek” şeklinde propagandaların yanında, sağlık kurumlarında idarenin baskısı ve performansa dayalı ek ödeme sistemi gibi uygulamaların tümü ile birlikte sağlığın ticarileşmesi hızlanırken sağlıkta şiddetin kapıları da sonuna kadar açılmış oldu. Sağlıkta Dönüşüm Programı ve aynı politikalar tarafından oluşturulmuş “Beyaz Reform” ile geçen 20 senenin sonunda hekim ve sağlık çalışanları olarak, sağlık kurumlarını cehenneme çeviren bu sağlık sistemini değiştirmeden sağlıkta şiddetin azalmayacağını çok iyi biliyoruz. Sağlıkta şiddeti önlemek her şeyden önce güçlü bir politik irade gerektirir. Sürekli günü kurtarmaya çalışan eylem ve söylemlerinden anlaşıldığı üzere kamu otoritesinin sağlıkta şiddeti önleme konusunda böyle bir iradeyi gösteremeyeceği anlaşılmaktadır.
‘TİCARİLEŞME BİZLERİN YAŞAMINDAN ÖNEMLİ!’
Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları olarak sağlıkta şiddete on yıllardır dikkat çekmekteyiz. Özellikle son 15 yıldır eylemlerle ve taleplerimizle sağlıkta şiddeti bitirebilmek için yoğun derecede mücadele ettik. Yasa teklifleri oluşturduk. Ancak ne yazık ki bakanlık ve kamu otoritesi gerekli düzenlemeleri yapmadı ve ancak birimiz hayatını kaybettikten sonra sağlıkta şiddetle ilgili zayıf düzenlemeler yapmakla yetindi. Beyaz Kod verilerini dahi kamuoyu ile paylaşmayı reddeden anlayış için maalesef sağlığın ticarileşmesi bizlerin yaşamı da dahil her şeyden daha büyük bir önem arz ediyor.
‘KAMU OTORİTESİ SORUMLUDUR’
Hayatımızı kaybetmemize kadar giden ve gündelik yaşamımızın bir parçası haline gelen şiddeti uygulayanları ve buna kayıtsız kalanları asla affetmiyoruz. Her geçen gün bizler için daha tehlikeli hale gelen sağlık kurumlarının güvenliğinden kamu otoritesi sorumludur. Güvenli çalışma ortamlarında, insanca çalışma koşullarında yaşamak ve yaşatmak istiyoruz!