Srebrenitsa Soykırımı’nda yitirilenler İstanbul’da anıldı
Srebrenitsa Soykırımı’nda yitirilenler bugün İstanbul Kartal Meydanı’nda anıldı. Burada konuşan TİP Genel Başkanı Erkan Baş, “Bugün dünyada savaşlar devam ettiği sürece milletler, uluslar, halklar birbirine düşman edildiği sürece bizim hep Srebrenitsa’yı hatırlamamız lazım. Bir toprakta yaşayan insanlar, bu dünya üzerinde yaşayan insanlar birbirlerine doğuştan düşman değildirler. Ancak işte o kendilerine uluslararası güçler diyen efendiler tarafından birbirlerine karşı kışkırtılırlar, düşmanlaştırırlar, birbirlerine karşı savaştırırlar ve nihayetinde kazanan işte o emperyal güçler olur” dedi.
Yugoslavya’nın parçalanma sürecinde Birleşmiş Milletler güçlerinin ve dünyanın gözü önünde gerçekleşen Srebrenitsa Soykırımı’nın üzerinden 28 yıl geçti.
Soykırımda hayatını kaybedenler bugün Kartal Belediyesi ile Anadolu Yakası Bosna Sancak Derneği’nin Kartal Meydanı’nda düzenlediği etkinlikte anıldı.
‘SREBRENİTSA SOYKIRIMI TANINMALI’
Açılış konuşmasını yapan Anadolu Yakası Bosna Sancak Derneği Başkanı Erdoğan Erden etkinliğe katılanlara teşekkür ederken, Türkiye’nin Srebrenitsa Soykırımı’nı tanıması gerektiğini söyledi.
‘BİZLERİN SORUMLULUĞUNU ARTIRIYOR’
Etkinlikte belgesel gösteriminin ardından konuşan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş da belgesel gösteriminin buluşmayı daha anlamlı hale getirdiğini dile getirdi.
Baş, şunları söyledi:
Biraz önceki belgeseli bir kez daha izledik, bu buluşmamızı biraz daha anlamlı hale getirdiğini düşünüyorum. Hepimiz tekrar üzerine düşünme, tekrar yaşananları hatırlama olanağı bulduk. Geçmişte, belki de kilometrelerce ötede başka bir coğrafyada gerçekleşmiş bir katliamın burada her yıl anılması neden önemlidir diye düşünmemiz lazım. Bir kere çok kıymetli, çok önemli ve gelenekselleştikçe anlamı artan bu buluşmalarımızın, bu buluşmaya katılan bizlerin sorumluluğunu arttırdığını düşündüğümü ifade etmek istiyorum.
‘AVRUPA’NIN ORTASINDA YAŞANDI’
Değerli arkadaşlar, biz 21. yüzyılın eşiğinde, dünyada medeniyetin beşiği olarak gösterilen Avrupa’nın ortasında yaşanmış bir katliamı anmak için buluşuyoruz. Bir kere en büyük borcumuz o katliamda hayatını kaybeden insanların unutulmamasıdır. Çünkü hepimizin bildiği gibi aslında gerçek kayıp hayatını kaybedenlerin unutulduğu anda başlar. Hele böylesi, dünya tarihinin en alçakça, en vahşice gerçekleşmiş katliamlarından bir tanesini tekrar tekrar her yıl hatırlamak ve unutulmasına izin vermemek sanıyorum ki insanlığa karşı bir borç, insanlığımızın bir borcu olarak düşünmemelidir.
‘İNSANLIK KATLEDİLDİ’
Hepimizin göğsünde 8 bin 372 yazıyor. Bakın 8 bin 372 söylendiği zaman bir sayı olabilir, fakat 8 bin 372 candan, 8 bin 372 anneden, babadan, evlattan, akrabadan, arkadaştan, dosttan bahsettiğimizi düşündüğümüzde aslında sadece sayıları binlerle ifade eden insanların değil, insanlığın katledildiği, insanlığın bir soykırıma uğratıldığı bir olayın yıl dönümünde onun almasında bir araya geliyoruz. Bunun bizim üzerimize yüklediği en büyük sorumluluklardan bir tanesi şudur. Bu katliamı gerçekleştirenler gerçek failler hala hesap vermemişlerdir, hala insanlık önünde mahkum edilmemişlerdir ve bu nedenle insanlığın önünde, üzülerek ifade ediyorum, korkuyla ifade ediyorum, hala benzer katliamlar bir tehdit olarak durmaktadır. Eğer biz dünyada, ülkemizde bir daha bunların yaşanmamasını istiyorsak, bunun başlangıç noktalarından bir tanesi bütün gündelik siyasi tartışmaların ötesinde bu katliamı unutturmamak, burada hayatını kaybeden insanların isimlerini hatırlamak ve buradan son derece önemli dersler çıkartmaktır.
‘DÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE İŞLENDİ’
Gündelik siyasetin ötesinde ama son derece siyasi bir tespit yapmak zorundayım. Bu katliam dünyanın gözü önünde işlenmiştir. Dünyanın uluslararası güçlerinin, dünyanın efendileri olduğunu iddia edenlerin gözlerinin önünde, onların desteğiyle gerçekleşmiş katliamdır. Dolayısıyla bugün dünyada savaşlar devam ettiği sürece milletler, uluslar, halklar birbirine düşman edildiği sürece bizim hep Srebrenitsa’yı hatırlamamız lazım. Bir toprakta yaşayan insanlar, bu dünya üzerinde yaşayan insanlar birbirlerine doğuştan düşman değildirler. Ancak işte o kendilerine uluslararası güçler diyen efendiler tarafından birbirlerine karşı kışkırtılırlar, düşmanlaştırırlar, birbirlerine karşı savaştırırlar ve nihayetinde kazanan işte o emperyal güçler olur. Biz bugün dünyada aynı tehlikeye aynı şiddette devam ettiğini mutlaka hatırlamak durumundayız.
‘İNADINA ‘KARDEŞLİK’ DİYECEĞİZ’
Bir Boşnak olduğum için bunu söylemeyi görev biliyorum. Biz herhangi bir ulusa, herhangi bir millete, herhangi bir topluluğun tümüne asla düşman olmayız. Irkçılık bizim anlayışımızda yoktur. Her ulusun içinde, her milletin içinde iyilerin ve kötülerin, emperyalistlere, işbirlikçilere hizmet edenlerin ve onların karşısında duranların olduğunu biliriz. Ama dini, dili, kimliği, ırkı, mezhebi ne olursa olsun ırkçılık yapan herkesin karşısında durmamız gerekiyor. Bizi birbirimize kışkırtmaya çalışanlara karşı inadına barış, inadına kardeşlik, inadına dayanışma diyeceğiz. Birbirimize, hem ülkemize hem dünyada daha fazla sahip çıkacağız. Ben bütün hemşerilerimden burada sesimin ulaştığı herkesten bunu özellikle ama özellikle bu katliama uğramış bir ulusun evladı olarak rica ediyorum. Asla herhangi bir ulusu, herhangi bir millete düşmanlığımız yoktur. Bizim düşmanlığımız, dünyayı kendi çıkarları için kan gölüne çevirip halkları birbirine düşüren emperyalistlere karşıdır, onlara köpeklik edenlere karşıdır. Onun dışında tüm dünya milletleri bizim kardeşimizdir ve kardeşimiz kalmaya devam edecektir. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.